BOZKIR MADENİNE BAĞLI KAZALAR VE BU KAZALARIN YÜKÜMLÜLÜKLERİ
1. Madene Kömür
ve Kütük Temini
1. 1. Kömür
Tedâriki
Bozkır
madeni için gerekli kömür aynî olarak tedârik edilirken, madendeki fırınların
azaldığı dönemlerde, maden için gerekli kömür ihtiyacını birkaç kazanın
karşılaması durumunda diğer kazalardan kömür bedeli alınmıştır. Bozkır madenine
bağlı kaza ahalileri rençper olduğundan dolayı kömür yakma işini
bilmediklerinden, Rum taifesinden olmak şartıyla, Gümüşhane’den 20 baltacı
talep edilmiştir (BOA, MEDAD 8: 624-2). Bu bilgiye göre Bozkır madeni
ahalisinin kömür yakma işini Gümüşhane’den gelen ustalardan öğrendiği
söylenebilir.
Bozkır
madeni fırınları için gerekli kömür, Bozkır ve Belviran kazaları yakınlarındaki
Mağarata Burdi, Kızılpembe, Merkepçukuru, Alacabeli, Kovanlık, Mor Tepe, Sarot,
Gültepe ve Sülek Sisam Beli diye bilinen yaylalardan elde edilmiştir285
(BOA, MEDAD 1: 756-1; KŞS 100: 190-2). Yaklaşık 4.000 kişilik bir Yörük
grubunun bu yaylaklara gelerek çam, ardıç gibi ağaçları keserek bunlardan tahta
imâl ederek sattığı ve bu durumun maden için zararlı olacağı iddialarına
verilen cevapta, yaylakların Yörüklere ait olması durumunda karışılmaması,
onlara ait değilse maden için odun yapılması gerektiği görevlilere
bildirilmiştir (BOA, MEDAD 1: 756-1; KŞS 100: 190-2).
Bozkır
madeninde bir fırının ihtiyacı olan kömür, cevherin kolay eriyip erimemesine
göre değişmekteydi. 1781 yılında Bozkır madeninde, cevherin durumuna göre, bir
fırına 10.000 ya da 6.000 kıyye kömür harcanmıştır (BOA,
285 Bozkır’da
20 yıldır mangal kömürü yapan Mehmet Çandar, Bozkır ve Ahırlı ilçelerinde
mangal kömürü ürettiklerini ve orman köylüsünün kestiği odunları ihale ile
alarak torluk adı verilen istifleme şekli ile istiflediklerini ifade etmiştir.
Odunların üzerini saman ve kum ile örttüklerini ve yaklaşık bir ay boyunca gece
gündüz bu şekilde içten içe torlukların yandığını ve bu süre sonunda
torlukların bozulup içindeki kömürlerin satışa hazır hale getirildiğini
söylemiştir. Kömür işinde çalışan Mehmet Tarhan ise beş ton odundan bir ton
kömür elde edildiği bilgisini vermiştir. Mangal kömürü yapmak için kullanılan
ağaçlar, ormana faydası olmayan bozuk meşe ağaçlarıdır (Bozkır Gündem, 2009:
5).
MEDAD 8: 653-1). Madenin
ihtiyaç duyduğu kömürün temin edilmesi için madene bağlı kazaların köylerine
balta hesabı üzere tevzi yapılmıştır. Madene bağlı köylerin güçlerine göre
tevzi edilen baltaların her biri haftada 100 kıyye kömür yakmış ve bu
100
kıyye kömüre, fırınların bulunduğu
mahalle de nakledilmek şartıyla 60’şar akçe ücret ödenmiştir (BOA, C.DRB 2421).
Bozkır madenine bağlı kömürcülerin fırınlara teslim ettiği kömürlerin ücretleri
ödenerek teslim alındıktan sonra, madende bulunan
kömür mahzenine286
(BOA, MEDAD 8: 633-1) konulmuştur. Madendeki fırınların ihtiyacı olmayan kömür
mahzenlerde bekletilmiş ihtiyaç halinde mahzenlerden çıkarılarak fırınların
olduğu yere götürülmüş olmalıdır. Zira kömürün mahzenlere konulmasıyla hem
doğal şartlara hem de diğer olumsuzluklara karşı önlem alınmış oluyordu.
Kömür
vermekle yükümlü olan kaza ahalileri kömürleri madencilere teslim etmekteydi
(BOA, MEDAD 8: 685-1). Madencilere teslim edilen kömürlerin ücretleri maden
emini tarafından ilgililere ödenirdi (BOA, MEDAD 1: 750-3). Bazen kömür teslimi
esnasında madenciler ile ahali arasında anlaşmazlıklar ortaya çıkması nedeniyle
merkezden madencilerin ahaliye eziyet etmemesi için kadı ve eminlere emirler
gönderilerek sorun çözülmeye çalışılırdı (BOA, C.DRB 2009). Madene bağlı
kazalarda bulunan kadılar ve ayanlar ile Bozkır şeyhinin de kömür ve amelenin
tedâriki hususunda, maden eminine yardımcı olmaları gerekirdi (BOA, MEDAD 1:
750-3).
Madene bağlı
kazalardan kömür temin edilirken ya da kömür yerine bedel alınırken çeşitli
sorunlarla karşılaşılmıştır. Eylül 1815 tarihinde, Bozkır madenine bağlı
Belviran kazasına kömür bedeli olarak üç ayda bir tevzi yapılırken, her ay
tevzi yapıldığı yönünde şikâyetler yapılması üzerine, maden emini İshak
hakkındaki bu durumun araştırılması için bir mübaşir görevlendirilmiştir.
Yapılan inceleme sonucunda, eski kaza ayanı Şeyh Mehmet ve akrabalarının bu
iddiaları ortaya attığı belirlenirken, bu tarihlerde şeyhin Limni Adası’na
sürgün cezası ile ilgili emrin yeniden gönderilmesine de değinilmiştir (BOA,
MHM.d 236: 177). Kömür tedâriki
286 Bozkır
madeni açıldığı zaman bir bab büyük kömür mahzeni ile bir bab mürdesenk ile
bunlardan başka üç bab mahzen yapılmıştır (BOA, MEDAD 8: 607-1). 21 Ocak 1780
tarihinde, Bozkır madenindeki kömür mahzenlerine kereste, çivi ve diğer masraflar
nedeniyle 2.837 kuruş harcanmıştır (BOA, MEDAD 8: 633-1).
konusundaki yaşanan
sıkıntılardan biri de Bozkır madenine kömür, kütük ve cevher naklini
engellemeye çalışan eşkıyalar287,
bu sayede ahaliyi kendi tarafına çekmek amacıyla bu tür hareketlere
başvurmuştur (BOA, D.DRB.THR 60/29). Kömürle ilgili bir diğer sorun ise,
kömürün cevher işleme merkezine olan uzaklığının yapılan masrafları
artırmasıydı. Nitekim Bozkır madeninde beş veya altı saat mesafeden gelen kömür
ve kütük, fırın başına 50 ile 70 kuruş arasında bir masraf ortaya çıkarmıştır
(BOA, MEDAD 8: 653-1).
Kömür ve
kütük tedârikinde uygulanan genel kurala göre, bu ihtiyaçlar maden emini eliyle
tedârik edilirken, madenciler bu işlere karışmaz ve sadece mağaralardan cevher
çıkarırdı. 24 Şubat 1801 tarihinde, Bozkır madeni ustabaşı Penayut; bakkal,
meyhaneci ve papaz gibi maden işlerinden anlamayan kişilere cevher mağaralarını
vermiştir. Ayrıca, madenin levâzım-ı ma‘denden olub ümenânın re’y ma‘rifetleriyle
rûyet olunan kömür, kütük, cevher nakli ile çakılcı görevlerini
ustabaşı kendi üzerine aldığından dolayı bu ustabaşı görevden
uzaklaştırılmıştır. Bu sorunlardan dolayı madencilerin cevher çıkarma
haricindeki işlere karışmaması ve maden levazımatının maden emininin
gözetiminde yapılması hatırlatılmıştır (BOA, C.DRB 571).
Bozkır
kazası ahalisi, 1806 yılında, 300.000 kıyye cevherin mağaradan “mukırrgâh-ı
ma‘dene” yani Siristat kasabasına nakli ile cevherin imâl ve kal
olunması için gerekli olan 7.000 küfe kömürü teslim edeceklerini taahhüt
etmelerine
287 11
Mart 1742 tarihinde, kömür naklinde ve harkında çalışanları korumak için Keban
madenine bağlı kazalardan eşkıyaya karşı levent yazılmıştır (BOA, DRB.d 968:
64-1).
rağmen 80.000 kıyye cevher ile
16 fırına 1.600 küfe kömür vermişlerdir (BOA, D.DRB.THR 37/34). Bu bilgilere
göre, fırın başına 5.000 kıyye cevher ile 100 küfe kömür verildiği
görülmektedir. Bu miktarların birbirine orantılı verildiği düşünülürse
50
kıyye cevherin işlenebilmesi için
bir küfe kömüre ihtiyaç duyulduğu söylenilebilir. Fakat kazanın taahhüt ettiği
cevher ve kömürün fırın başına düşen miktarı 437,5 küfe kömür ile 18.750 kıyye
cevher olduğu anda aynı orantının olduğu
farz edildiğinde yaklaşık
olarak 43 kıyye cevher için bir küfe288
kömür verildiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Bozkır kazası ile birlikte cevher
nakletme ve kömür verme göreviyle madene bağlı diğer kazaların da olduğu
unutulmamalıdır. Yine aynı tarihte Bozkır ahalisi, 5.000 küfe kömürün her
küfesinin ikişer kuruşa mevcut şartlara aykırı olarak kendilerinden alındığını
dile getirmişlerdir (BOA, D.DRB.THR
37/34). Gümüşhacıköy madeninde
ise, 1837 yılında, bir fırına 60 küfe kömür289
kullanılmıştır (BOA, HH.d 13823: 1). Aynı madende bir fırına 50 küfe kömür ve
25 küfe cevher, yine bir fırına 60 küfe kömür ile 30 küfe cevher konulduğundan
(BOA, HH.d 17512) bahsedilmiştir. Buna göre fırına konan kömür oranı cevher
miktarının iki katı olmalıdır.
Madene aynen
kömürü teslim eden kazalar olduğu gibi kömür bedeli ödeyen kazalar290
da vardı. 5 Ekim 1785 tarihinde Seydişehir kazası, dağlarında ağaç
olmadığından, kaza hissesine düşen 80 balta hesabı üzere, yılda üç taksitle
4.000 kuruş kömür bedeli ödemiştir (BOA, D.BŞM.DRB 16/47; Grafik 5).
Bozkır
madeninin kömür ihtiyacını karşılayan bazı köyler, etrafında bulunan köylerle
ara sıra sorun yaşamıştır. 22 Kasım 1823’te, Seydişehir kazasına bağlı
Karaviran köyü ile Bozkır madenine kömür harkına memur Akkilise köyü arasında
288 Tızlak,
bir küfe kömürün 170-180 kıyye ağırlığında olduğunu belirtmektedir (Tızlak,
1997a: 175). Bu veri kabul edildiği takdirde bir küfe kömürün ağırlığı 218-230
kg olmaktadır.
289 1842
yılında, Balya madeninde, çam kömürünün fiyatı, nakliyesi ile birlikte küfesi
320 para ve meşe kömürünün fiyatı, nakliyesi ile birlikte küfesi 240 paraydı.
Her ikisinde de 10’ar paranın madenciler tarafından verilmesinin nizam gereği
olduğu hatırlatılmıştır (BOA, DRB.d 1037). 5 Haziran 1704 tarihinde, Karaton
madeninde roş(t) olmak ve kurşun ihracı için kömür satın alınmıştır (BOA, KK.d
5184: 8). Kal için çam kömürü gerektiğinden bunun çam bulunan yerlerden araba
ile taşınması ve ücretinin nazır tarafından verilmesi gerektiği belirtilmiştir
(BOA, KK.d 5184: 32). Karaton madeninde 1772-1773 yılında, kömürün 10 kıyyesi
bir para olarak hesaplanmıştır (BOA, D.BŞM.DRB 14/33). Keban madeninde ise, 8
Haziran 1737 tarihinde, hark olunan kömür, mekkari ile himli 48 paraya
taşınmıştır (BOA, DRB.d 968: 55-2).
290 1836
yılında, Bereketli madenine bağlı Çamardı kazası ve köylerinden kömür
bedeliyesi olarak hane başına 3,5 kuruş toplanmıştır (BOA, DRB.d 1020).
ortaya çıkan anlaşmazlıklar
üzerine Beyşehir mütesellimine gönderilen emirde, madenin kömür maslahatının
sekteye uğramaması için bu müdahalenin ortadan kaldırılması istenmiştir (BOA,
DRB.d 1044). Benzer şekilde 9 Kasım 1817 tarihinde, Meyre ve Ahurlu köyleri
arasında Mübah(a) Dağı’ndan odun tedâriki konusunda bir anlaşmazlık ortaya
çıkınca, her iki köyünde kendi hisselerine düşen miktarı bu dağdan kesmeleri
emredilmiştir (BOA, HAT 666/32434).
Maden için
tedârik edilen kömür, ilgili köy ahalisi tarafından maden bölgesinin merkezi ve
fırınların bulunduğu kasaba olan Siristat’a nakledilirdi. Örneğin, Seydişehir
Gölü’nden birkaç kayık vasıtasıyla kömür ve kütüklerini eskiden beri karşı
yakadan Bozkır tarafına nakleden Yalıhüyük köyü ahalisi, oradan da kömürlerini
hayvanlarına yükleyerek madene teslim ederlerdi291
(BOA, C.DRB 1276). Tedârik edilen kömürün kendi hayvanları ile maden bölgesinin
merkezine taşınması işi madene karşı sorumlu her köy için geçerliydi ve kömürün
teslimi esnasında, köy halkı, maden emininden ücretlerini alırlardı.
Bozkır
madeninin işletilmeye devam edildiği 1837 yılında kömür bedeli olarak senede
bir defa Bozkır kazasından 8.372,5 kuruş toplanmıştır. Bu hesaba göre, kazadan
3.349 kova kömür bedeli olmak üzere her kovası 100 paradan hesap edilmiştir292
(BOA, C.DRB 1712). Bu hesaba göre bir kova kömürün fiyatı 2,5 kuruşa karşılık
gelmiştir. Aynı tarihte, Gümüşhacıköy madenine bağlı kazalara kütük kesilmesi,
kömür yakılması ve kömür nakli gibi konularda tevzi yapılmıştır. Bu tevziye
göre tedârik edilen kömürün küfesinin nakline 20’şer para noksan verildiği
anlaşıldığından ve kömürün geldiği yerin madene uzak olmasından dolayı, kömürün
yakılmasına ve nakledilmesine bir fiyat belirlenmiştir. Bu fiyata göre, kömürün
her küfesine 6,5 kuruş ücret verilirken, kömürün her küfesinden avaid ve
akçebaşı namıyla 17’şer para maden emini tarafından alınacaktı (BOA, HH.d 13823:
1).
Kömürler
yakıldıktan sonra fırınların bulunduğu mahalle nakledilmesi gerektiğinden
çeşitli masraflar da yapılmıştır. Bozkır madeninde bu konuyla ilgili
291 12
Ekim 1736 tarihinde, Şât? Nehri üzerindeki kömür ve zahire nakli için
kullanılan ağaç köprü harap olduğundan tamir masrafının üçte ikisi madenciler
ve üçte biri kömürcüler tarafından karşılanacağı belirtilmiştir (BOA, DRB.d
968: 123-3).
2921809
yılında Ma‘âdin-i Hümayun genelinde bir küfe kömür 1,5 kuruş iken, 1841 yılında
bu fiyat üç kuruş 15 paraya yükselmiştir (Tızlak, 1997a: 175).
doğrudan bir veri tespit
edilememesine rağmen kömürleri taşımak için hayvanlara ihtiyaç duyulduğu gibi
hayvanlara yüklenilmesi için semer, urgan ve kova gibi malzemelere de ihtiyaç
duyulduğu tahmin edilmektedir. Nitekim Keban madeninde, Kömür nakli için gadâr,
urgan, merkep nalı ve semer gibi malzemeler kullanılırken (BOA, D.MMK.d 23125:
4), 1819-1820 yılında 20 nefer merkepçiye 12 ayda 3.360 kuruş aylık ücret
verilmiş ve kömür hayvanları için arpa ve saman alınmıştır (BOA, D.MMK.d 23125:
11).
1.2. Kal Kütüğü Temini
Bozkır
kazasına bağlı Hisarlık ve Kazıkdere köyleri, madenin kal kütüğü hizmetini
yapmak üzere madenin açılışından itibaren görevliydi (BOA, MEDAD 8: 607-2). Kal
kütüğü olarak ifade edilen bir fırının ihtiyacı olan kütük miktarı, cevherin
kolay eriyip erimemesine göre değişmekteydi (BOA, MEDAD 8: 653-1). Bu durumda
kal işleminde kullanılan kütük miktarını cevherin kalitesi etkiliyordu. Zaman
içerisinde fırınların kal kütüğü ihtiyacını karşılamak için bu iki köy dışında
bazı köyler de görevlendirilmiştir. Bu görevlendirmenin temel nedeni,
kütüklerin temin edildiği ormanların kesilmesinden dolayı azalarak zamanla
fırınlardan uzaklaşması ya da tükenmesiydi.
Kazıkdere ve
Hisarlık köyleri dışında, Bolad ve Gederet köyleri 1817 yılında madenin kal
ocağı kütüğünü temin etmekle görevlendirilmiştir (BOA, AHK.KR.d
29:
26-4). 16 Nisan 1835 tarihinde,
madenin kömür ve kütük ihtiyacını karşılayan köylerden biri olduğu tespit
edilen Yalıhüyük köyü, Bozkır madeninin kömür ve
kütükkeseni olup, elde ettiği
kömür ve kütüğü Seydişehir Gölü’nden kayıklarla Bozkır tarafına taşıyıp oradan
da hayvanlarına yükleyerek maden işleme merkezine getirmiştir (BOA, C.DRB
1276).
Maden için gerekli olan kütüklerin
kullanıldıkları yerler ise şunlardı. Kal
kütüğünden cevherlerin işlenmesinde
faydalanılmıştır. Mağaraların sağlamlaştırılması için mağara ağacı293
olarak tarif edilen ağaçlar kullanılmıştır (Fotoğraf 10). Bunların yanında
maden emini konağı, mahzenler ve madenci odalarının yapımında da keresteye
ihtiyaç duyulmuştur (BOA, MEDAD 8: 633-1).
Madenin
kütük ihtiyacı karşılanırken çeşitli sorunlarla da karşılaşılmıştır. 5 Şubat
1792 tarihli maden emini ile Belviran ve Seydişehir kadılarına gönderilen
emirde, madene bağlı kazalardan aynen alınan kömür ve kütük hizmetinin Bozkır madeni
emini Aydınlı Mehmet döneminde Seydişehir ve Belviran kazalarından aynen
alınmadığı, tam‛ı hâm tabi‛iyyet ve kas‛an i‛mal ve idare-i maden
ahalilerine adem-i sulûk birle bedele kat‛ ve bedelini tahsîl ve ahz ile
hem ma‘den-i mezbûru ferîn-i sedd ve ta‛tîl ve hem fukarâ-yı ra‘iyeti bu
vecihle tecrîm eylediği ihbâr ve inhâ olunmağın denilerek, bu nedenle hem
halkın zor durumda kaldığı hem de madenin imali için gerekli olan
kömür ve kütüğün temini konusunda sıkıntı yaşandığından kazaların aynen kömür
ve kütük teslim etmeleri gerektiği bildirilmiştir (BOA, MEDAD 9: 196-1). Kütük
temininde karşılaşılan bir diğer sorun ise, kömürde olduğu gibi, kütüğün
fırınlara beş altı saat mesafede olan yerlerden tedârik edilmesinin fırınların
masraflarını arttırmasıydı (BOA, MEDAD 8: 653-1).
Madene bağlı
kazalardan aynen alınan kömür ve çakılcı gibi görevler içinde kütük görevi de
bulunmaktadır. Bazı kazalar aynî olan bu görevleri yapmadıkları durumlarda
nakdî bir bedel ödemişlerdir. Fakat bu miktarların genel toplamı verildiğinden
kütük karşılığı alınan ücret tespit edilememiştir294
(BOA, MEDAD 9:
293 4
Ocak 1788 tarihinde, Keban madeninde yeni ortaya çıkarılan cevherin imali için
kalhane kütüğü ve mağara ağacı lazım idi (BOA, MEDAD 9: 25-1; BOA, C.DRB 864).
294 Fırınların
ormanlara uzaklığı, kütüklerin fırınlara nakil ücreti ve her fırında
kullanılacak kütük cevherin durumuna göre değişmekle birlikte diğer
madenlerdeki fiyatlar şöyle tespit edilmiştir: Karaton madeninde 1772-73
yılında odunun 1,5 çekiden ziyadesi sekiz paraydı (BOA, D.BŞM.DRB 14/33). 1837
yılında Gümüşhacıköy madeninde kal ocaklarında kullanılacak kütüğün her yüküne
madencilerin 10’ar para vermesi kural olduğundan bu miktar emine gelir olarak
kaydedilmiştir. Bu madende 3.600 yük kal kütüğü ikişer kuruştan hesap
edilmiştir (BOA, HH.d 13823: 1). 1842 yılında,
215-1). Bozkır madeni fırınları
için tedârik edilen kütüklerin teslimi esnasında, bu işle görevli kişilere
ücretleri, maden emini tarafından ödenmiştir (BOA, MEDAD 9: 171-1).
2. Bozkır Madenine Bağlı Kazalar
Madencilik
faaliyetlerinin aksamadan devam etmesi için gerekli olan kömür ve kütüğün temin
edilebilmesi, sermaye sorununun halledilmesi gibi amaçlarla bazı kazalar madene
bağlanmıştır. Bozkır madeni ilk açıldığında madenin kömür ihtiyacını karşılamak
için Bozkır ve Belviran kazaları maden emaneti idaresindeydi (KŞS 100: 190-2;
BOA, MEDAD 1: 756-1). Bu iki kaza, madenin kömür ihtiyacını tedârik etmekle birlikte
maden için gerekli amele ile madenin diğer ihtiyaçlarını da karşılamıştır (BOA,
MEDAD 1: 750-3). Madene bağlı kaza ahalisi bu görevlere ek olarak cevher nakli
konusunda da üzerine düşeni yapmaktadır (BOA, MEDAD 1: 754-3). Kısaca belirtmek
gerekirse madene bağlı kazaların halkı, madenciler için gerekli malzemelerin
tedârik edilmesinden başlamak üzere, mağaralardan cevher çıkarılması, çıkarılan
cevherin Siristat’a nakledilmesi ve fırınlarda ayrıştırılması ile kurşunun
Alanya İskelesi’ne naklinde görev almıştır.
Bozkır
madenindeki fırın sayısının artması sonucu295
Bozkır ve Belviran kazalarının maden için ihtiyaç duyulan kömürü
karşılayamaması üzerine 1778 yılında Seydişehir kazası da madene bağlanmıştır
(BOA, MEDAD 8: 621-2). Fakat bu gerekçeyle madene bağlanan Seydişehir kazasının
dağlarında ağaç olmaması nedeniyle senede üç taksitte ödemek üzere 4.000 kuruş
kömür bedeli vermeyi isteyen kaza ahalisinin isteği, kömüre olan ihtiyaç
nedeniyle kabul edilmemiştir (BOA, MEDAD 1: 621-d). Daha sonraki yıllarda ise
bu isteğin kabul edildiği, madenin 1785 yılında kapatılması sırasında görülen
geçmiş yıllara ait hesap kayıtlarından anlaşılmaktadır (BOA, MAD.d 7873: 109;
KŞS 64: 115-1).
Yerleşim
yerlerinin Bozkır madenine bağlanması, hep kaza statüsünde olmakla birlikte bu
genellemenin tek istisnası, Aladağ kazasına bağlı Eşenler, Habiller, Gaziler,
Yağcılar, Sarıhacılar, Ömeroğlu ve Mahmudcalar adlı yedi köyün madene
Balya
madeninde, kütüğün her biri 40 para olmakla birlikte bu meblağın dört parası
madenciler tarafından verilirken, odunun ise arabası 200 para olarak hesap
edilmiştir (BOA, DRB.d 1037).
295 Fırın sayısı
beş iken yedi olmuştur.
bağlanmasıydı. Ayanların
zulmünden dolayı madene bağlanan bu köylerin vergilerini emin vasıtasıyla
ödemeleri şartıyla “hükûmetleri ma‘dene zam” olunmuştur (BOA, MEDAD 8:
629-3). 8 Ekim 1779 tarihinde üzerlerine düşen maden hizmetlerini yapmaları
istenen bu köyler madene bağlanmıştır. 2 Haziran 1780 tarihinde ise, madene
bağlanma sonucu vergi ve masraflar konusunda karışıklıklar çıkacağını belirten
bu köylerin halkının, madenden çıkarılarak Karaman valilerinin taht-ı hükümetlerinde
olma talepleri kabul edilmiştir (BOA, MEDAD 8: 634-d). Çok kısa bir
süre madene bağlı kalan bu köyler dışında madene köy statüsünde bağlanan başka
bir yerleşim yeri tespit edilememiştir. Burada önemli olan nokta ise adı geçen
köylerin, madene bağlandıktan sonra, hükümetleri yani yönetimleri de madene
bağlanmış ve çeşitli görevleri maden emini tarafından yapılmıştır. Bu durum,
maden emanetinin serbestiyetini göstermesi açısından önemlidir. Zira bu
köylerin vergi ödemedeki karışıklıklar yüzünden tekrar Karaman valisinin
yönetimine girmeleri bunu ispat etmektedir. Madene bağlı olduğu dönemlerde köylerin
vergileri maden emini tarafından toplanmakta ve hiçbir görevli bu duruma
karışamamaktadır.
Kaza
ahalisinin madene bağlanma talebi olduğu gibi bu durumun tam tersini isteyen
kaza halkı da vardır296.
Hatta bazı kazaların madene bağlanılmak istendiği gibi asılsız haberler de
ortaya çıkmıştır. 17 Mart 1785’de Pirluganda kazası için bu şekilde bir bilgi
ortaya çıkınca, kaza ahalisi fakir olduklarını ve hayvanlarının olmadığını
söyleyerek madene bağlanmak istemediklerini bildirmişlerdir (BOA, MEDAD 8: 683-1).
Yapılan tahkikat sonucu kazanın madene bağlanmasının
296 Alanya,
Manavgat, İbradı kazalarının kadıları 29 Ağustos 1799 tarihinde, Bozkır madeni
emini Abdülhalim’in “kazaları madene ilhak ettirdim” dediği
yönündeki iddialarına, arazilerinin dağlık ve ziraatin az olması nedeniyle
insan ve hayvan kuvveti fazla olmadığından madene bağlanırlarsa perişan
olacaklarını dile getirmişlerdir (BOA, C.DRB 2162). Alanya sancağının Bozkır
madenine bağlanması için maden emini olan Abdülhalim’in konuyla ilgili yazdığı
sahte arzlar üzerine tedibi istenilmiş, ancak tenbih edilmiştir. Ancak bundan
sonra böyle bir şey olursa tedib ve tenkil edileceği, bundan sonra
livâ-i mezbûru ma‘den-i merkûmeye ilhâk sevdâsıyla lisâna götürür isen ve kâl
ve kaleme alur isen te’dîb ve tenkîlinde, şeklinde emine
bildirilmiştir (BOA, MEDAD 9: 223-d2). Madene bağlama talebine karşılık
Alanya sancağı ahalisinin verdiği tepki ise şöyledir: …Alaiye sancağı garib
ve civar olmak takribiyle maden-i mezbûre ilhâk eylemek dâ‘iyesiyle
ahâlisini şimdiye kadar ikiyüz kîseden mütecâviz hasârata kesr-i kâr
eylediğinden başka bu def‘a dehi ahâli-yi kazâyı ihzâr sevdâsıyla livâ-yı
mezbûru ma‘den-i mezkûre ilhâk içün tertîb eylediğün sahte ‘arz ve mahzarlara
i‘tibâr olunmamasını livâ-i mezbûr mutasarrıfı mirmirân İbrahim Paşa dâme
iclâlehü tarafından bâ-tahrîrât ve livâ-i mezbûr ahâlisi cânîblerinden
bâ-mahzar… “Darbhâne-i ‘Âmirem nâzırı Ahmed Şakir dâme mecdühü
tarafından isti‘lâm olundukda sen livâ-i mezbûrun ma‘den-i merkûme rabt
olunmasını şimdiye kadar nâzır-ı mümâ ileyh tarafına çend def‘a tahrîr
eylemekle livâ-i mezbûrun ma‘den-i mezkûra münâsib ve lüzûmu olmayub…”
(BOA, MEDAD 9: 223-d2) diyen nazır madenin, Alanya sancağının bağlanmasına
ihtiyacı olmadığını ortaya koymuştur
mümkün olmadığı belirtilmiş,
ancak bu haberlerin çıkması da engellenememiştir. Zira ayanlık iddiasında
olanlar ya da Bozkır’da bulunan şeyh gibi kimseler, madenin varlığını kendi
lehlerine kullanmaya çalışmışlardır.
Bozkır
madeninin 26 Ekim 1787’de yeniden açılmasıyla birlikte eskiden olduğu gibi
Bozkır, Belviran ve Seydişehir kazaları madene bağlanmıştır (BOA, MHM.d 184:
255-1; BOA, C.DRB 264; BOA, C.DRB 2636). 29 Mart 1788’de ise, Kırili ve Göçü kazaları
da Karaman valilerine verilen imdad-ı hazeriyye ve seferiyye ile mütesellimlik
mahiyesinin emin vasıtasıyla toplanarak ilgililere teslim edilmesi şartıyla
madene bağlanmıştır (BOA, MEDAD 9: 176-1; KŞS, 65: 95-1). Madene bağlı
kazaların sayıları zaman içinde, çeşitli nedenlerle artıp eksilmiştir. Madene
bağlı kazaların artmasının temel nedeni bol ürün elde etme düşüncesi ile
madenin kömür ve kütük ihtiyaçlarını karşılamaktı (BOA, HAT 204/10649). Bağlı
kaza sayısının azalmasının nedeni ise madendeki fırın sayısının azalması ya da
maden bölgesinde önemli bir idari işlemin olmasıydı.
3
Aralık 1796 tarihinde ise, Beyşehir
ve Kaşaklı297
kazaları nakdî bir yükümlülük ile madene bağlanmıştır298
(BOA, MEDAD 9: 215-d). Kazaların bağlanmasıyla madenin sermaye ihtiyacı
karşılanmaya çalışılmıştır. Beyşehir mutasarrıflarına tahsis olunan bu
kazaların madene bağlanmasının bir diğer nedeni
297 Diğer
adı Yenişar’dır (BOA, DRB.d 156: 53-1). Beyşehir sancağına bağlı Kaşaklı ve
Yenişehir adı verilen iki nahiye tahrirlerde geçmektedir. Yenişehir nahiyesinin
merkez köyü Yenice olup, bölge Beyşehir Gölü’nün batı kısmıyla Anamas Dağları
arasındaki küçük bölgeyi kapsamaktaydı. Kaşaklı nahiyesi ise, Yağan ve
Yenişehir nahiyeleri arasında küçük bir sahayı ifade edip, merkez köyü Ada-köyü’dür
(Erdoğru, 2006: 74-75). 1843 yılında Beyşehir sancağı kazaları arasında Yenişar
ve Kaşaklı adlarına rastlanmaktadır (Muşmal, 2005: 68).
298 “Beyşehri
sancağında vâki‘ kazâlardan Seydişehri ve Kır-ili ve Bozkır ve Göçi-i Kebîr
kazâları ahâlîlerinin kadîmden Karaman valisine ve sancak mutasarrfılarına
viregeldikleri imdâd-ı hazeriyye ve seferiyye ve mütesellimlik mâhiyyesi ve
mukayyedât-ı sâ’ireleri her ne ise kemâ fî’s-sâbık ma‘den emîni olanlar
ma‘rifetiyle mahallerine edâ ve teslîm olunmak vesâ’ir evâmîr-i ‘aliyye vârid
olan tekâlîflerini dahi öteden berü nevechile edâ idegelmişler ise yine
olvechile edâ itmek şartıyla mukaddemâ Bozkır ma‘denine merbût olunduklarında
bu def‘a Beyşehri ve Yenişar nâm-ı diğer Kaşaklı kazalarının dahi inhâ ve istid‘â
olunduğu üzere ma‘dene rabt ve ilhâk olunmasını istîzânını hâvî takdîm olunan
takrîr taraf-ı hazret-i sadâretpenâhîden ‘atebe-i ulyâ-yı mülûkâneye
lede’l-‘arz ber-mûceb-i takrîr ilhâk olunub ziyâde ocak işletmek ve ma‘den
i‘mâline dikkat olunmak” şartlarıyla hatt-ı hümayun çıktığı belirtilerek
Karaman valilerini verilen imdad-ı hazeriyye ve seferiyyenin maden emini
tarafından toplanarak vali tarafına gönderileceği Beyşehir ve Yenişar
kazalarının ahalileri madene bağlanma karşılığında her yıl kömür, kütükkesen,
çakılcıyan bedeliyesi ve imdadı menzil olarak 6.000 kuruş ile sancak
mutasarrfına verilen 2.990 kuruş hazeriyye maden eminine gelir olarak kayd
olunmak ve öteden beri Karaman valilerine virilegelen hazeriyye ve
seferiyyeleri maden emini marifetiyle kemafi’s-sabık vali tarafına zamanıyla
teslim olunması, 30 Kasım 1796 tarihinde emredilmiştir (BOA, MEDAD 9: 125-1)
ise vüzera, mirmiran ve
zabitanın yaptığı baskı ve zulümlerdi (BOA, C.DRB 2148; BOA, C.DRB 2726). Yani
ahali bu baskılar neticesinde zor durumda kaldığından madene bağlanarak bu
baskılardan kurtulabileceğini düşünerek böyle bir talepte bulunmuştur. Bu
tarihte Bozkır madenine bağlı kazalar Bozkır, Seydişehir, Kırili, Göçü,
Beyşehir ve Yenişar/Kaşaklı kazalarıydı (BOA, C.DRB 152). Madene bağlanma
işlemleri, ilgili kaza ahalileri ve maden emininin arzı ile darphane nazırının
takriri sonucu sadrazamın da bu durumu arzı üzerine bir emri şerif ısdarı ile
sonuçlanmaktaydı (BOA, HAT 204/10649; BOA, C.DRB 37). Genel olarak, kaza
ahalilerinin kendilerine yapılan zulümler nedeniyle, maden emini ise fırın
sayısının artması sebebiyle kazaların madene bağlanmasını talep etmekteydi.
Beyşehir sancağındaki kazaların kadimden Karaman valisine ve sancak mutasarrıfına
verdiği “imdâd-ı hazeriyye ve seferiyye ve mütesellimlik mâhiyyesi”
eskiden olduğu gibi maden emini tarafından ilgililere eda edilmek şartıyla
kazalar madene bağlanmıştır (BOA, C.DRB 152).
Bozkır
madenine yukarıda sayılan sebeplerle bağlanan kazalar olduğu gibi çeşitli
nedenlerle maden emanetinden çıkarılan kazalar da vardı. Madene bağlı kazaların
madenden çıkarılmasının ilk örneği 1801 yılında olmuştur. Buna göre Seydişehir299
ve Kırili kazaları300
maden emanetinden çıkarılarak Üsküdar ocağına bağlanmıştır (BOA, MHM.d 214:
125,126; BOA, C.ML 2724). 1802 yılında ise Beyşehir, Yenişar ve Göçü kazaları
madenden çıkarılarak Üsküdar ocağına bağlanmıştır. Bu kazaların Üsküdar ocağına
bağlanmasının temel nedeni, ocağın çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak (BOA, MAD.d
8572: 468-1) ve bu kazalardan asker tedârikini301sağlamak
idi (BOA, MKM.MHM.d 4: 20). Devlet, asker tedâriki konusuna öncelik verdiği
için böyle bir yola başvurulmuş olmalıdır.
299 Seydişehir
kazası Üsküdar ocağına bağlanmış olsa da bazı işleri yine maden emini
tarafından yapılmıştır. Kazada ayanlık iddiasında olan Çopur Kadı isimli
kişinin çıkardığı karışıklıkların önlenmesi ve diğerlerine örnek olması için
çavuş mübaşeretiyle Magosa’ya sürgün edilmesi maden eminine, 5 Eylül 1801
tarihinde emredilmiştir (BOA, C.DRB 2423).
300 Bu
iki kazanın madenden çıkarılması ile ilgili ayrıca bkz. BOA, C.AS 22824; BOA,
C.AS 38021.
301 Belli
sayıda asker göndermek şartıyla Üsküdar ocağına bağlanan kazalardan ocağa
gelenlerin isimleri defterlere yazılmış ve vergilerden muaf tutulmuşlardır. Bu
askerlerin bir sene ocakta ikamet edeceği, ocakta kalanların onbaşı, yüzbaşı ve
binbaşı olarak maaş alabileceği ve yaşlı olanlara tekaüdlük maaşı verileceği
belirtilmiştir (BOA, C.DRB 711). Karaman valisi Kadı Abdurrahman Paşa,
oluşturduğu kuvvetin başına albay rütbesiyle kumandan olarak atanmıştır. Bu
dönemde Beyşehir’den 2.000 asker Üsküdar’a gönderilmiştir (Aksan, 2010: 206).
28
Kasım 1806 tarihli hükümde, madene
bağlı kazaların Bozkır, Seydişehir, Kırili ve Göçü Kebir kazaları olduğu,
Beyşehir ile Kaşaklı kazalarının da eski şartlarıyla tekrar madene bağlandığı
görülmektedir (BOA, C.DRB 2042). Fakat Beyşehir sancağı 27 Kasım 1808 tarihinde
Bilanlı Mustafa Ağa’ya tevcih olunurken, 8 Ocak 1809’da Bozkır Madeni ve Alanya
sancağı vezir İbrahim Paşa’ya tevcih olunmuştur (BOA, D.DRB.THR 50/2).
Zaman içinde
madene bağlanma ve madenden ayırma işlemleri devam etmiştir. 1224/1809 yılında
sadece Bozkır ve Belviran kazaları madene bağlıydı (BOA, D.DRB.HAT 15/42).
Fakat kısa bir süre sonra, maden emininin madene bağlı kazaların sadece bir
fırının ihtiyacını karşılayabileceğini ve Beyşehir sancağındaki Beyşehir,
Kırili, Yenişar-Kaşaklı, Göçü ve Seydişehir kazalarının her birinin bir fırının
kömür, kütük, amele ve cevher nakli gibi şartlarla Bozkır madenine bağlanmaları
yönündeki arzı, kabul edilerek bu kazalar madene bağlanmıştır (BOA, C.DRB 730;
BOA, C.DRB 1686). 20 Şubat 1810 tarihinde, kendilerine zulüm yapıldığını
belirten Beyşehir ahalisinin bu isteği kabul edilmişken, 19 Temmuz 1810’da ise
Beyşehir kazaları yeniden mirmiran mansıbına dahil edilmiştir (BOA, DRB.d 970).
Burada madene yeniden bağlanma nedeni olarak yeni mağaraların açılması ileri
sürülerek bu kazalar eski şartlardaki haliyle madene bağlandı.
Bozkır
madeni emanetine kazaların bağlanma talepleri sonraki yıllarda da devam
etmiştir. 24 Temmuz 1817 tarihinde Beyşehir, Kırili, Yenişar ve Seydişehir
kazalarının madene bağlanma isteği, madende sadece bir fırının işletilmesi
ileri sürülerek reddedilmiştir. Ancak külliyetli cevher çıkarsa bu kazalar302
madene bağlanabilecekti (BOA, HAT 765/36091.K). 1 Kasım 1821 tarihinde
kazaların madene bağlanma isteği yine reddedilmiştir. Bu dönemde madene bağlı
kazalar Bozkır ve Belviran’dı. Madende bir fırın işletildiğinden dolayı bu iki
kaza, maden için gerekli ihtiyaçları karşılamada yeterli görülmüştür (BOA,
D.DRB.HAT 15/42). Tabi burada madene bağlanmak istemenin temel sebebi vergiden halas
olmak yani bazı vergilerden muaf olmaktı303.
Zira madene bağlanmak isteyen kazaların bu taleplerinin devam ettiği
görülmektedir. Örneğin, Göçü kazası ahalisi madene
302 Bu kazaların
madene bağlanmak istemesiyle ilgili ayrıca bkz. BOA, HAT 765/36091.Ö,M,N,L,P,J.
303 Muaf
olunan vergiler hakkında bkz. II. bölüm.
bağlanma isteğinde bulunmuş
olmasına rağmen, eğer bu kaza madene bağlanırsa bu durumun diğer kazaların
serzenişine sebep olacağından bu istek reddedilmiştir (BOA, DRB.d 1044).
Kazaların madene bağlanmak istemelerinin bir başka nedeni ise, vezir ve mirmiran
gibi görevliler için kaza halkından bazı kişilerin evlerinden çıkarılarak üç
beş kişinin bir evde toplanmasıyla, boşaltılan evlerde bu görevlilere konak
oluşturulmasıdır (BOA, HAT 765/36091.O). Dolayısıyla madene bağlanıldığı zaman,
maden emini Bozkır’daki konağında oturduğundan böyle bir durum söz konusu
olmayacak, bununla birlikte maden kazası olduklarından bu ahalinin bütün işleri
maden emini tarafından takip edileceğinden ehl-i örf taifesi de onlara
karışamayacaktı.
Bozkır
madeninin açılışından itibaren madene sürekli bağlı olan kazalar Bozkır ve
Belviran kazalarıydı. Nitekim Mart 1839’dan itibaren cevherin tükenmesi
nedeniyle madenin kapatılmasına karar verildiğinde, bu kazalardan maden için
alınacak paralar önceki senelere mukayese edilerek hesap edilmiştir (BOA, DRB.d
1041; BOA, DRB.d 1027). Bozkır madeni emanetine bağlı bu iki kazanın madenin
açılışından kapatıldığı tarihe kadar madene bağlı kalmasını, cevher
mağaralarının büyük kısmının bu iki kazada bulunması ile madene ait fırınların
bulunduğu Bozkır kazasının merkezi konumundaki Siristat kasabasına bu kaza
köylerinin yakın olması gibi sebeplerle açıklamak mümkündür.
3. Madene Bağlı Kazaların Aynî ve
Nakdî Yükümlülükleri
Bozkır
madenine bağlı kazalardan bazıları madenin kömür ihtiyacını karşılarken
bazıları da, işlenen fırın sayısının az olması ya da ilgili kazaya ait dağlarda
ormanların az olması gibi sebeplerle madene sermaye olmak üzere kömür bedeli
vermişlerdir. Madene ait bazı görevleri yapmak için Bozkır madenine bağlanan
kazalar, genel olarak Beyşehir sancağı304
kazaları ile Konya sancağına bağlı Belviran kazası idi. Bu kazaların madene
yakınlığı düşünüldüğü zaman kazaların bağlanmasının temel nedeninin, madenin
ihtiyaçlarını karşılamak üzere, Bozkır madeni emaneti adı verilen bu idari yapıya
olan yakınlıkları olduğu anlaşılmaktadır.
304 Beyşehir
sancağına bağlı kazaların XVI. yüzyıldaki durumu için bkz. (Erdoğru, 2006). Bu
kazaların XIX. yüzyıldaki sosyal ve ekonomik yapısı için bkz. (Muşmal, 2005).
3.1. Bozkır Kazası ve Köyleri
3.1.1. Bozkır Kazası
Bozkır kazası
ahalileri, madenin açıldığı ilk yıllarda, madene ait her ne görev olursa
yapacaklarını, hangi mekan, bahçe ve bağ ile konaklarında bile maden çıksa
muhalefet etmeyeceklerini söyleyerek bu durumu baş muhasebeye kaydettirmişlerdi
(BOA, D.BŞM.DRB 15/3). Buradan hareketle madenin açılmasına taraftar olduğu
söylenebilen Bozkır kazasının madenle ilgili görevleri şunlardı: Kazanın
hissesine maden-i hümayun hizmeti için levazımatıyla birlikte yedi menzil
bargiri (at)305,
iki nefer sa‛i (postacı) düşerken Bozkır kazasının 32 köyü kömürcü306
olarak kaydedilmiştir (BOA, C.DRB 2421). Bu köyler arasında bulunan Hisarlık ve
Kazıkdere köyleri madenin kal kütüğü ihtiyacını karşılamıştır (BOA, MEDAD 8:
607-2). Birçok belgede kömür ve kal kütüğü ile görevli Bozkır köylerinin sayısı
32 olarak geçmekle birlikte uygulamada bu sayı 31’di (BOA, MAD.d 7873: 109).
Bozkır
kazası köyleri, 150 balta ile madenin kömür ihtiyacını karşılayacak, bunun
yanında madenin diğer hizmetlerini de yapacaklardı (BOA, C.DRB 1058; Grafik 2;
5). Bu 150 baltanın her baltası, haftada 100 kıyye kömür hark (yakma) eyleyecek
ve kömürün her 100 kıyyesi 60 akçe olmak üzere fırınların bulundukları mahalle
nakledecekti. Köylerden ikisi ise kal kütüğü teminine tahsis olunmuştur.
Bunlardan başka mağaralar kazılması ve cevher çıkarılması işleri de kaza
ahalisi tarafından yapılacak ve çakılcı namıyla amele gerekirse kazadan tedârik
edilecekti (BOA, C.DRB 2421; BOA, MEDAD 8: 658-2). Madene ne kadar amele
ihtiyaç
305 Bazı
belgelerde bu bargir sayısı iki olarak verilmiştir (BOA, MEDAD 8: 681-1;KŞS 64:
115-1). Menzil bargiri olarak bahsedilen hayvan attır. Bununla birlikte Bozkır
kazası ahalisinden madene sermaye olmak üzere, 1777 yılında, 11.961 kuruş 36
akçe toplanmıştır (BOA, D.BŞM.d 4702: 4). Bu meblağın içinde kazanın masrafları
ile ile diğer hususlar da vardı.
306 2
Ocak 1778 tarihinde kazaya bağlı köylere düşen balta miktarı şöyleydi: Akkilise
balta 13, Sinandı balta 13, Avdan balta 9, Sopran balta 9, Yalıhüyük balta 8,
Ahırlı balta 10, Dere balta 12, Çat balta 8, Siristat balta 7, Fât balta 8,
Meyre balta 8, Akçapınar balta 4, Aliçerçi balta 4, Eldoğan balta 4, Bozdan
balta 3, Bademli balta 5, Kayacık balta 2, Tahir Çiftliği balta 3, Saray balta
1, Balıklava balta 2, Kozağaç balta 2, Sazlı balta 2, Özikebir balta 1,
Özisağir balta 1, Sandı balta 1, Paşa Çiftliği balta 1, Kuruçay balta 6,
Gündüğün balta 1, Arvana balta 2. yekün: balta 150. (BOA, MEDAD 8 607-2;
619-1). Köy ismi Fat olan köy Fart olmalı; Bozdan ise Bozdam olmalıdır. Bununla
birlikte kömür işiyle görevli köy sayısı 32 değil, 29’dur. Bu köyler arasında
bulunan Hisarlık ve Kazıkdere köyleri madenin kal kütüğü ihtiyacını
karşılamıştır (BOA, MEDAD 8: 646-1). Madenin çeşitli hizmetlerinden muaf olan
Karacaardıç köyüne balta yazılmadığı da dikkate alınırsa, o zaman köy sayısı 32
olmaktadır.
Kazanın sancak mutasarrıfına verdiği hazeriyye akçesi
miktarı olan 400 kuruş, maden eminine verilmek suretiyle madene gelir olarak
kaydedilmiştir (BOA, DRB.d
156:
53-1; BOA, MEDAD 9: 215-1; BOA,
C.DRB 37). Bütün bu görevler ile birlikte mağaralardan çıkan cevherin Bozkır’a,
o gün kullanılan adıyla Siristat’a, taşınması işinde de görev alan Bozkır
kazası ahalisi, madenin kapalı olduğu dönemde Bozkır madeninde bulunan kurşunu
da Alanya İskelesi’ne götürmüştür. 26 Haziran 1787 tarihinde, Bozkır kazası
hissesine düşen 650 kıyye 30 dirhem kurşun kaza ahalisi tarafından madenden
iskeleye nakledilmiştir (BOA, C.DRB 3041). Madene bağlı oldukları gerekçesiyle
kurşunun Alanya İskelesi’ne nakline izhâr-ı acz eyleyen kazadan,
kurşunun lüzumundan dolayı kaza hissesine düşen devenin gönderilmesi
istenmiştir (BOA, MEDAD 8: 648-2).
Madenin
kapatılması üzerine madencilerin borçları madene bağlı kazaların ahalisine
paylaştırılmıştır. Yani maden kapansa bile bağlı kaza halkı çeşitli hesapları
ya da borçları kendi üzerine almıştır. Madenin ilk kapatıldığı tarihlerde,
madencilerin darphaneye olan 23.503,5 kuruş borçlarını ödeyemeyeceğinden dolayı
madene bağlı kazalar halkından Bozkır kazası 8.503 kuruş, Belviran kazası 7.500
kuruş ve Seydişehir kazası 7.500 kuruş vererek bu borcu ödemeyi kabul
etmişlerdir (BOA, C.DRB 2831).
Bozkır
kazasından, 1837 yılında, ceyb-i hümâyûn malı gümüş ve kurşun zamâimi ve maden
masrafı için 192.000 kuruş iki taksitle toplanmıştır. Madenin kapatılması
üzerine ise bu rakamdan 20.000 kuruş affedilerek kazanın diğer madenlere
sermaye olmak üzere 172.000 kuruş ödemesi talep edilmiştir. Yine 1837 yılında hil‘at
bahâ307 adıyla kazaya bağlı köylerden
71.000 kuruş iki taksitle tahsil edilirken 1839 yılında bu rakam üzerinden
21.000 kuruş affedilerek 50.000 kuruş toplanacaktı (BOA, MHM.d 253: 213; BOA,
C.DRB 1712; BOA, DRB.d 1027). 1837 yılında iki taksitle 20.000 kuruş mağara
masrafı ve 8.372,5 kuruş kömür bedeli de kazadan toplanmıştır. Madenin
kapatılması nedeniyle kömür bedeli affedilmiştir. Bozkır kazasına bağlı
köylerden yılda bir defa cevher bedeli olarak 1.571 kuruş ile çakılcı aylığı
olarak 3.525 kuruş toplanırken yine 1838-1839 yılında her ikisi de
affedilmiştir (BOA, MHM.d 253: 213; BOA, C.DRB 1712). Yani 276.468,5 kuruş
ödeyen kaza ahalisinin madenin kapatılması üzerine bu miktardan 34.468,5 kuruş
affıyla iki taksitle ödeyeceği toplam miktar 242.000 kuruştu (BOA, C.DRB 1712).
Bozkır
kazasına bağlı köyler, madene ait yükümlülüklerini yerine getirmek zorundaydı.
Ancak madene bağlı köylerin birkaçı, bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi
konusunda diğer köylerden farklı özelliklere sahipti. Bu anlamda maden
işlerinden muaf olduğunu iddia eden, maden hizmetinde madenci olarak görev alan
ya da kömür tedârikini kayıklarla yapan köyler şunlardı:
3.1.2. Yalıhüyük Köyü
Bozkır
kazasına bağlı Yalıhüyük köyü, başlangıçta madene sekiz balta ile
görevlendirilmişken daha sonraki yıllarda, 16 Nisan 1835 tarihinde, madenin
kömür ve kütük ihtiyacını karşılamıştır. Bu hizmet karşılığında Seydişehir
Gölü’nden birkaç kayık tedârik ederek, lazım olan kömür ve kütüklerini kayıklar
ile ezelden beri karşı yakadan köy tarafına nakletmişler ve oradan hayvanlarına
yüklemek suretiyle madene ulaştırmışlardır (BOA, C.DRB 1276). Bu bilgi madenin
kütük ihtiyacını karşılayan köylere ekleme yapıldığını göstermektedir ki bunun
nedeni diğer iki köyde ağacın azalması ya da kütük tedârik edilecek ormanın
uzaklaşması olabilir.
307 Hil‘at
bedeli, hil‘at giyecek kadar önemi olmayan kişilere elbise yaptırmak için
armağan olarak verilen para yerine kullanılan bir tabirdi (Devellioğlu, 1999:
370).
3.1.3. Kazıkdere Köyü
Kazıkdere308
köyünün ismi bir belgede “karye-i Gerez nam-ı diğer Kazık” diye
geçmiş olmakla birlikte, yine aynı belgenin içinde Kazıkdere nahiyesine bağlı
Gerez köyü adı kullanılmıştır (BOA, C.EV 23538). Bozkır kazasına bağlı
Kazıkdere köyü ahalisi maden ilminden anladıklarından dolayı mağaralardan
cevher çıkarılmasıyla görevlendirilmişlerdir (BOA, C.DRB 560). Bölgede XVI.
yüzyılda demir madeni çıkarıldığı ve bu madeni köylülerin işlettiğine daha önce
değinilmiştir. Kazıkdere köyü ahalisinin maden ilminden anlamasının bir sebebi
de cevher çıkarılan mağaralara yakın yerde bulunmaları olmalıdır.
1831 yılı
nüfus sayımında ise Bozkır kazasına bağlı Kazıkdere nam-ı diğer Dedemli köyü
ifadesi kullanılmıştır. Bu tarihte Kazıkdere köyünün mahalleleri Dolhanlar,
Gezlevi, Gerez, Fakılar ve Söğüt olarak sayılmıştır (BOA, NFS.d 3341: 11).
3.1.4. Karacaardıç Köyü
Bozkır
kazasına bağlı Karacaardıç köyünden309
Şeyh Bedrettin evladından Şeyh Muhammed arzında, Bozkır kazası madene
bağlanınca madene hizmet için köylerinin baltaya dâhil olunmayıp, şeyhin
evlatlarından olduklarından bütün vergilerden muaf olduklarını iddia etmiştir.
Hazine defterleri incelenince kazanın 31 köyünün madenin kömür hizmetine tayin
edildiği ancak Şeyh Bedrettin evlatlarının diğer vergilerden muaf olduğu gibi
balta hizmetinden de muaf olduğu, 8 Aralık 1779 tarihinde, belirtilmiştir (BOA,
MEDAD 8: 632-2). Fakat bu muafiyetin bazen anlaşmazlıklara dönüştüğü
görülmektedir. Zira bu şeyhin neslinden gelen kişilerin, 1682 tarihli emirle
vergiden muaf olduklarını ve muafiyetin baltacılığı da kapsadığını iddia etmesi
üzerine bu meselenin Bozkır’da görülmesi için maden emini ve kadıya 11 Eylül
1819 tarihli emir gönderilmiştir (BOA, DRB.d 1044). Karacaardıç köyü ahalisinin
balta görevinden muaf olduğu iddiası, bu tarihte madenin açılışında köylere tevzi
edilen balta görevinin devam ettiğini göstermesi açısından önemlidir. Zira
madenin açılışında madenin kömür ihtiyacından sorumlu köylere yapılan
308 Bozkır
kazasının arazisi üç kısma ayrılmaktadır. Dağlık kısmına “Kazık Dere”, ova
kısmına “Yazı Kolu”, hem dağlık hem de ovalık kısmına “Belviran” denilmekteydi
(Dr. Nazmî, 1922: 116).
309 Bu
köyün yeri için bkz. Harita 1, 4, 5.
tevzilerde belirtilen balta
sayısı daha sonraki dönemlere ait kayıtlarda geçmemektedir. Bu muafiyet iddiası
madenin ikinci açılışında yapılan balta hisselerinin madenin kapanmasına kadar
devam ettiğini de göstermektedir.
3.2. Belviran Kazası ve Köyleri
3.2.1. Belviran Kazası
Madenin
açılışından kapanışına kadar geçen süreçte Bozkır kazası ile birlikte sürekli
madene bağlı olan Belviran kazası hissesine 65 balta310
tayin edilmiştir. Kaza halkı, bu balta miktarı ile madenin kömür ihtiyacını
karşılarken madene ait diğer görevleri de yapmıştır (BOA, C.DRB 1058; Grafik
4). Bununla birlikte madene kömürün nakledilmesi ve ilgilere teslimi de kazanın
görevleri arasındaydı (BOA, C.DRB 2421). Kazaya bağlı 33 köy madenin kömür
tedâriki ile görevlendirilmiştir (BOA, MAD.d 7873: 109). Bu köyler belirtilen
miktar balta hesabı üzere madene aynen kömür tedârik ederdi. Fakat Belviran
kazasından aynî olarak alınan kömür ve amele yerine bazen maden eminlerinin bu
görevler yerine bedel aldıkları da olmuştur. Ancak sadece Bozkır kazasından
elde edilen kömür, madenin kömür ihtiyacını karşılamadığından dolayı Bozkır
ahalisi, 1814 yılında Belviran kazasının da kömürü aynî olarak eda etmesini
istemiştir (BOA, DRB.d 970). Bu uyarılara rağmen 1230/1815 yılında Belviran
kazasından yine kömür bedeli üç taksitle toplanmıştır (BOA, MHM.d 236: 177).
Belviran
kazasından, 1837 yılında, ceyb-i hümayun malı gümüş ve kurşun zamâimi ve maden
masrafı için iki taksitle 92.000 kuruş toplanırken, hilʻat bahâ adıyla 27.800
kuruş yine iki taksitle tahsil edilmiştir (BOA, MHM.d 253: 214; BOA, C.DRB
1712; BOA, DRB.d 1027). Bu toplam miktardan madenin kapatılması üzerine 7.800
kuruşu affedilerek toplam 112.000 kuruşun iki taksitle toplanması
310 2
Ocak 1778 tarihinde Belviran’a bağlı köylerin balta dağılımı şöyleydi: Gederet
balta 6, Bolad balta 5, Yelbeği balta 2, Saraycık balta 2, Işıklar balta 1,
Yeniceköy balta 1, Armudlu balta 4, Hamzalar balta 2,5, Kızılçalar balta 2,
Emirler Türkmane balta 1, Turayda balta 3, Bardas balta 3, Eldeb balta 2,
Karasınır balta 3, Elmasun balta 1,5, Kurukavak balta 1,5, Çiçek balta 2, Avşar
balta 1,5, Tahtalı balta 1, Gelincik balta 1, Kınık balta 3, Boyalıca ve
Kuzviran balta 1, Dinek balta 3, Apasaray balta 1,5, Alibeghüyüğü balta 3,
Mescidli ve Kuzviran balta 1, Ayvalca balta 1, Aba balta 2, Akalan balta 2,
Koçaş balta 1, Kozağaç balta 0,5, Sınırahmed balta rub‛, Armusun balta rub‘,
yekün balta 65. (BOA, MEDAD 8: 609-1, 619-2). Fakat bu tevziye göre toplam 65,5
balta hesabı çıkmaktadır. Bununla birlikte Belviran kazası ahalisinden madene
sermaye olmak üzere, 1777 yılında, 1.209 kuruş toplanıp maden eminine teslim
edilmiştir (BOA, D.BŞM.d 4702: 4). Belviran kazasına bağlı köylerle ilgili bkz.
Harita 6.
emredilmiştir (BOA, DRB.d 165;
BOA, DRB.d 1041). Bu meblağlar kazanın madene yaptığı katkıyı göstermektedir.
3.2.2. Bolad ve Gederet Köyleri
Bozkır
madeninin kömür ihtiyacını karşılmak için Belviran kazası köylerinden Bolad
köyüne beş ve Gederet köyüne altı balta hisse yazılmıştır. Fakat bu köylerin
halkı, bazı eşkıyanın tahriki ile, maden hizmetlerinden kömür, cevher nakli ve
amele malzemesi gibi görevleri yapmaya muhalefet etmeleri nedeniyle, bu durumun
diğer köyleri de etkilemesiyle madenin olumsuz etkileneceğinden, bu gibi
karışıklık çıkaranların isimlerinin yazılması 2 Kasım 1781 tarihli emirde dile
getirilmiştir (BOA, C.DH 15332; BOA, MEDAD 8: 648-1). 27 Şubat 1781 tarihinde,
Bozkır madeni emini Mustafa kaimesinde, bu iki köyün maden için üzerine düşen
görevleri bazı şakilerin tahrikiyle yapmadığını ve bu durumun diğer köylere de
sıçradığını ifade etmiştir (BOA, C.DH 15332).
Konya
sancağı, Belviran kazasına bağlı Gederet ve Bolad köyleri, Göksu Nehri
üzerindeki köprü tamiriyle görevli olduklarını belirterek tekalif-i örfiyye ve
şakkadan311 muaf olduklarını iddia
etmişlerdir. Bu köyler avarız konusuna da itiraz etmişler, ancak Bolad köyünün nısf
ve Gederet köyünün ise bir adet ve bir rub‛ avarızhaneleri olduğu belirtilerek
bunları ödemeleri kendilerine, 28 Aralık 1800 tarihinde, emredilmiştir (BOA,
MAD.d 7940: 45; BOA, MAD.d 8575: 461-1).
Bu iki
köyün, 1756-1757 tarihinde verilen emir gereği köprü tamiri karşılığında
vergiden muaf oldukları ancak maden açılınca madene bağlandıkları ve üzerlerine
balta tevzi edildiği şeklindeki arzlarına verilen cevapta, köprü kendilerine
311 Tekalif-i
şakka olarak sayılan vergiler şunlardı: Yem, yiyecek, kurban akçası, selâmiye,
nal baha, çizme baha, kaftan baha, tavuk baha, çubuk akçası, devriye, konak ve
köçek akçesi, diyet öşrü, anbar akçası, huddâm akçası, düzenlik, otluk, ot
bekçisi ile zahire mübayaası, hazeriyye, seferiyye, menzil akçası, mekkari bedeli
gibi angaryalar sayılabilir (Orhonlu, 1990: 56). Abdurrahman Vefik’in Tekalif-i
Kavaidiye adlı eserinde tekâlif-i divaniyye ile tekâlif-i örfiyyeyi birbirine
karıştırdığını ifade eden Özkaya ise vergileri şöyle sınıflandırmıştır.
Tekâlif-i divâniyye veya avarız-ı divâniyye avarız, nüzul, kürekçi akçesi ve
sürsattan ibarettir. Bu vergiler emlak sahibi kişilerden hane olarak alınan ve
erkek sayısına göre taksimi yapılan bir vergi şekliydi (Özkaya, 1994: 47).
Tekâlif-i şakka ise, kaftan baha, selamiye, na‘l baha, bayrak akçesi, devriye,
konak ve göçek akçesi, tavuk baha gibi adlarla toplanmaktaydı (Özkaya, 1994:
48).
mahsus ise kendileri, eğer
hacıların312 geçeceği yol ise kazanın bütün
köyleri köprüyü onarmakla görevlidir, denilmiştir. Ama her iki durumda da bu
köylerin madene bağlı olduğu hatırlatılmıştır (BOA, DRB.d 969). Yani maden
dolayısıyla köy ahalilerinin üzerlerine düşen görevleri yapmaları
gerekmekteydi.
Altı balta
ile görevli Gederet ve beş balta ile görevli Bolad köyü ile ilgili sorunlar
daha sonraki yıllarda da devam etmiştir. Nitekim Belviran kazası kadısı madenin
muattal kalacağından bahsederek, bu köylerin madene bağlanmasını talep
etmiştir. Bu arz üzerine gönderilen 26 Mayıs 1801 tarihli emire göre, bu köyler
madene bağlanarak köprü tamirinin de kaza ahalisi tarafından yapılmasına karar
verilmiştir (BOA, C.ML 4272). 1801 yılında madene bağlı bu köyler kütük ve
cevher taşımakla görevli (BOA, C.NF 800) iken 1817 yılında ise madenin kal
ocağı kütüğünü temin etmekle görevli oldukları görülmektedir (BOA, AHK.KR.d 29:
26-4). Daha sonraki yıllarda ise Bolad köyünden 2.400 kuruş ve Gederet Köyünden
ise 1.700 kuruş maden “mesarif-i imdadiyyesi”nin yılda iki tevzide
alındığı, 26 Şubat 1822 tarihli belgeden, anlaşılmaktadır (BOA, DRB.d 1044;
BOA, DRB.d 159).
3.3. Aladağ Kazası Köyleri
Aladağ
kazasına bağlı yedi köyün (Eşenler, Habiller, Gaziler, Yağcılar, Sarıhacılar,
Ömeroğlu ve Mahmudcalar), ayanların zulmü ve ziraat edecekleri tarlaların
Belviran kazasında olması gibi sebeplerle madene bağlanma talebi kabul
edilmiştir. 8 Ekim 1779 tarihinde madene bağlanan ve toplam 30 balta313
ile madenin kömür ihtiyacını teminle görevlendirilen köyler cevher nakli ile
diğer hizmetleri de yapacaktı (BOA, MEDAD 8: 629-3, 630-d). Bu yerleşim
yerlerinde vergilerin toplanması konusunda karışıklıklar çıkması üzerine bu
köylerin, 2 Haziran 1780 tarihinde, Karaman valisinin “taht-ı hükümetlerinde”
olma talebi kabul edilmiştir (BOA, MEDAD 8: 634-d). Bu konuda yapılan değerlendirmede
madenin Aladağ kazasına bağlı bu yedi köye ihtiyacının olmadığı dile
getirilmiştir. Kısa süreliğine de olsa madene bağlanan bu köylerin idari açıdan
bütün işlemleri maden emini
312 Köprü
çam ağacı resne‛ıyle yapılıp Çam Köprüsü diye şöhret bulmuştur.
Hacıların güzergahı olduğu için ise Şam Köprüsü diye bilinmektedir (BOA, DRB.d
1044).
313 Eşenler
5,5, Habiller 5,5, Gaziler 5, Yağcılar 3,5, Sarıhacılar 3,5, Ömeroğlu 3,5 ve
Mahmudcalar
3,5
balta olarak hesap edilmiştir (BOA, MEDAD 8: 629-3). Bu köylerin bulunduğu yer
ile ilgili bkz. Harita 6.
tarafından yapılmıştır.
Madenden çıkarıldıktan sonra ise idari anlamdaki bu değişiklikle birlikte, bu
köylerin bütün sorumluluğu Karaman valisine geçmiştir.
3.4. Seydişehir Kazası314
Madene
bağlanan kaza senede üç taksitle315
80 balta316 hesabı üzere 4.000 kuruş
vermiştir317 (BOA, D.BŞM.DRB 16/47). Aynî
olarak kömür vermek üzere madene bağlanan Seydişehir kazası, dağlarında ağaç
olmadığından (BOA, C.DRB 1058) ve bu nedenle kömür tedâriki318
zor olduğundan kömür vermek yerine bir ödeme yapmakla birlikte madenin diğer
hizmetlerini de yerine getirmek şartıyla Bozkır madenine bağlanmıştır (BOA,
AE.SABH I 15109; BOA, C.DRB 1058). Madenin diğer işleri arasında kazanın
yapacağı işler; madene amele ve çakılcı vermek, cevher nakletmek ile menzil
bargirlerine ianet etmek sayılabilir319
(BOA, MEDAD 8: 626-2). Kaza, hissesine düşen cevher nakli görevini bizzat
yapmadığı zaman karşılığında kazadan ücret alınmıştır (BOA, MEDAD 9: 182-2).
Kömür
314 Bu
kazaların hangi tarihlerde madene bağlandığı yukarıda zikredildiğinden burada o
bilgilere değinilmeyerek sadece kaza ahalisinin yükümlülükleri ele alınmıştır.
315
Bazen dört taksitle toplanan
kömür bedeli miktarının 5.333 kuruş olduğu da belgelerde geçmektedir (BOA,
C.DRB 3090). Bazen de kömür, kütük ve cevher bedeli olarak verilen 4.000 kuruş
iki taksitle ödenmiştir (BOA, C.DRB 37).
316 Seydişehir’e
bağlı köylerin 25 Ocak 1780 tarihindeki balta dağılımı şöyleydi: Gevrekli balta
7,5, Karaviran balta 7,5, Çalmanda balta 6,5, Taraşçı balta 3, Akça balta 3,5,
Kilisa balta 3,5, Dere balta 3, Elmesud balta 2,5, Dikilitaş balta 2,5, Göküyük
balta 1,5, Nuzumla balta 1,5, Boyalı balta 1,5, Kavak balta 2, Gökçeüyük balta
1,5, Manasdır balta 1, İncesu balta 1, Çat balta 1, Tûl balta 1, Taşağıl balta
1, Yenice balta 0,5, Kurân balta 0,5, Karayunak balta 0,5, nefs-i Seydişehir 26
balta yekün balta 80. (BOA, MEDAD 8: 647-2). 12 Temmuz 1784 tarihinde ise
Seydişehir kazası köylerine 60 balta hesap edilirken Seydişehir kazası
merkezine 20 balta hesap edilmiştir. Buna göre Seydişehir merkez mahallelerine
yapılan tevziye göre, mahalle-i Ayanlar 3,5 balta, mahalle-i Ulukabu 3 balta
bir rub‘,mahalle-i Sofuhane 2 balta 3 rub‘ 1 ‘an, mahalle-i Değirmenci 2 balta
3 rub‘ bir ‘an, mahalle-i Cami-i Cedid 2 balta, mahalle-i Hacı Seyyid Ali 2
balta, mahalle-i Cami-i Kebir 1 balta, mahalle-i Kızılcalar 1 balta, mahalle-i
Debbağhane 3 rub‘, mahalle-i Kiçi Kabu me‘a Bâdâr 3 rub‘ olmak üzere
20
balta olarak hesaplanmıştır (BOA,
MEDAD 8: 678-1). Bazı ayanın kaza köylerine tevzi edilen balta sayısını
kendilerine göre ayarladığından bazı köylere fazla yazıldığı bazılarına ise hiç
yazılmadığı yönünde şikayetler üzerine bu tevzinin kadı, maden emini ve iş
erleri tarafından yapılacağı belirtilmiştir (BOA, MEDAD 8: 670-2).
317 23
köyden oluşan bir kaza olan Seydişehir kazası dağlarında ağaç olmadığından
dolayı kömür tedârikinde sıkıntı çekildiği için bu görev nakde çevrilmiştir.
Kazada ortaya çıkan veba hastalığı sebebiyle hallerine merhameten baltacı
sayısının yeniden düzenlenmesini talep eden kaza halkının bu isteği, 6 Şubat
1778 tarihinde, kabul edilmemiştir (BOA, MEDAD 8: 621-d).
318 5
Şubat 1792 tarihinde, madenin kömür ihtiyacı Belviran ve Seydişehir
kazalarından bedel alınmasından dolayı karşılanamadığından kömürün aynî olarak
alınması talep edilmiştir (BOA, MEDAD 9: 196-1).
319 Bunların
miktarlarının belirlenmesinde balta sayıları etkili olmaktaydı (BOA, MEDAD 8:
629-2). Balta sayısı göz önüne alındığı zaman Seydişehir kazası, Bozkır
kazasının yarısı oranında bir miktar vermiş olmalıdır.
bedeli nakde çevrilmeden önce
baltacılar320
atanmış (BOA, C.DRB 2421) ancak belirtilen nedenlerle bundan vazgeçilmiştir.
Fakat madene bağlandığında balta başına 36’şar kuruş kömür akçesi ödenirken
maden emini Mehmet Fazlullah tüfenkçibaşısıyla birlikte her baltaya 117 kuruş
belirlemiştir. Bununla birlikte maden emininin çakıl, kürek, cevher nakli,
menzil akçesi ve mübaşiriyye istediği ve senede üç defa balta akçesi denerek
para toplandığı yönünde kaza ahalisinin şikayetleri üzerine durumu araştırmak
için bir mübaşir görevlendirilmiştir (BOA, MEDAD 8: 677-2). Seydişehir
kazasının sancak mutasarrıfına verdiği hazeriyye akçesi olan 600 kuruş, maden
eminine verilmek suretiyle, madene gelir olarak kaydedilmiştir (BOA, DRB.d 156:
53-1; BOA, MEDAD 9: 215-1; BOA, C.DRB 37). Bununla birlikte Seydişehir,
Beyşehir, Kırili, Yenişar/Kaşaklı ve Göçü kazalarının madene bağlanma
istekleri, her kazanın bir fırın için cevher, kömür ve kütük götürmeleri ve
gerekli amelelerin dahi kazalarından karşılanması şartlarıyla kabul edilmiştir
(BOA, C.DRB 730). Bozkır madenine kömür bedeli ödemek suretiyle bağlı kazalar
Seydişehir ile birlikte Beyşehir ve Yenişar’dı (Grafik 5).
3.5. Beyşehir Kazası
Bozkır ve Belviran kazaları madenin kömür ihtiyacını karşılayamadığı zaman
Beyşehir kazası da Bozkır madeni
emanetine bağlanmıştır (BOA, HAT 204/10649).
Fakat kaza, kömürü aynen vermek
yerine genelde kömür bedeli ödemiştir. Yıllık iki
320 Seydişehir
kazası mahallelerine 20 ve köylerine 60 balta hesap edilmiştir. Bu yerlerin
isimleri ve balta miktarları için bkz. BOA, MEDAD 8: 678-1.
taksit ile madene 4.000 kuruş
kömür bedeli verdiği dönemler olmakla birlikte (BOA, C.DRB 37), genelde madene
5.000 kuruş vermiştir. Madene bağlanma karşılığı verilen bu miktar kömür,
kütük, çakılcı bedeli ve imdad-ı menzil olarak toplanmıştır (BOA, C.DRB 37;
BOA, C.DRB 2042; BOA, DRB.d 969; BOA, MEDAD 9: 221-4). Beyşehir kazasının
sancak mutasarrıfına verdiği hazeriyye akçesi321
olan 700 kuruş, maden eminine verilmek suretiyle bu miktar madene gelir olarak
kaydedilmiştir (BOA, DRB.d 156: 53-1; BOA, MEDAD 9: 215-1; BOA, C.DRB 37).
Beyşehir
kazası bu yükümlülükleri yanında madenin amele ihtiyacını da karşılamıştır.
Ancak bu durum çok sık rastlanan bir hal değildi. Zira maden için gerekli amele
genelde Bozkır kazasından karşılanmıştır. 1800 yılında ise, Bozkır kazasında
meydana gelen hastalık nedeniyle telef olan çakılcı amelesinin yerine Beyşehir
kazasından 40 çakılcı amelesi alınmıştır (BOA, DRB.d 969). Bu bakımdan madenin
ortaya çıkan çeşitli ihtiyaçları, madenin bu tür ihtiyaçları ile görevli
kazalarında bir sorun çıkması halinde, bu şekilde bir yükümlülüğü olmayan
madene bağlı kazalardan da alınabilmekteydi.
3.6. Yenişar/Kaşaklı Kazası
Madene
bağlanan bu kazanın adı belgelerde Kaşaklı ya da Yenişar olarak geçmektedir.
Ancak verilen isimden sonra kazanın diğer adıda zikredilmektedir. Kaşaklı
kazası olarak verildiği zaman diğer adının Yenişar (BOA, DRB.d 156: 53-1)
olduğu belirtildiği gibi Yenişar nâm-ı diğer Kaşaklı (BOA, MEDAD
9: 215-1) şeklinde de geçmektedir. Bu kayıtlar bu iki yerleşim yerinin bir kaza
olarak değerlendirildiğini göstermektedir322.
Fakat genelde Yenişar ismi kullanılmıştır. Madene bağlanma karşılığı kömür,
kütük, çakılcı bedeli ve imdad-ı menzil olarak
321 Toplam
2.990 kuruş olan hazeriyye akçesi sancak mutasarrıfına verilmektedir. 1796 ve
1810 yıllarında 2.990 kuruştan Beyşehir sancağına bağlı kazalar hisselerine
düşen miktarı ödemişlerdir (BOA, MEDAD 9: 215-1; BOA, C.DRB 37). Fakat 1 Aralık
1804 tarihinde, Beyşehir 151 adet ve Yenişar 32 adet ve rub‛ avarız ve
nüzülhaneleriyle senevi 6.000 kuruş karşılığında madene bağlanmıştır. Bu
tarihte sancak mutasarrıfı için Beyşehir kazası, Yenişar kazası ve altı köyün
tahsis edildiği belirtilerek 2.990 kuruşu maden tarafına vermeleri gerektiği
hatırlatılmıştır (BOA, C.DRB 1497). Bu bilgiye göre, sancağa bağlı bütün
kazaların verdiği bu miktarı sadece bu iki kazanın verdiği gibi bir ifade
kullanılmıştır. Ancak Beyşehir sancağına bağlı bütün kazaların sancak
mutasarrıfına ödediği miktar 2.990 kuruştur.
322 XVI.
yüzyılda iki ayrı nahiye olarak görünen bu yerleşim yerleri, 1845 yılında ise
Kaşaklı kazası ve Yenişar kazası olarak adlandırılmıştır. Bu yerleşim yerlerine
bağlı köylerin bu tarihlerdeki durumu için bkz. Erdoğru, 2006: 74-75; Muşmal,
2005: 346.
Yenişar kazasından 1.000 kuruş
toplanmıştır (BOA, C.DRB 37; BOA, C.DRB 2042; BOA, DRB.d 969; BOA, MEDAD 9:
221-4). Yine Yenişar kazasının sancak mutasarrıfına verdiği hazeriyye akçesi
olan 290 kuruş madene gelir olarak kaydedilmiştir (BOA, DRB.d 156: 53-1; BOA,
MEDAD 9: 215-1; BOA, C.DRB 37).
3.7. Kırili Kazası
Kırili
kazası, 29 Mart 1788 tarihinde maden emanetine ilhak edilmesi karşılığında
madenin şu hizmetlerini yerine getirecekti. Madene yıllık 150.000 kıyye kömür
vermek, fırınlara 200.000 kıyye cevher nakletmek ile birlikte her sene altı
çakılcı vermek ve altı aylık çakılcı ücreti olan 250 kuruşu ödemek, kütük ve
amele ücreti olarak 250 kuruş vermek kazanın görevleri arasındaydı (KŞS 65:
95-1; BOA, MEDAD 9: 176-1). Kaza ahalisi cevher nakli görevini bizzat
yapmadıkları zaman ise bu görev karşılığında ücret alınmıştır (BOA, MEDAD 9:
184-2). Ayrıca kazanın sancak mutasarrıfına verdiği 600 kuruş hazeriyye akçesi,
Bozkır madenine gelir olarak kaydedilmiştir (BOA, DRB.d 156: 53-1; BOA, MEDAD
9: 215-1; BOA, C.DRB 37). 1801 yılında, maden kazası olmaktan çıkarılan Kırili
kazası, Üsküdar ocağına bağlanmış323
ve maden eminine bu kazadan bir şey talep etmemesi emredilmiştir (BOA, MHM.d
214: 213-214).
3.8. Göçü Kazası
Belgelerde
Göçi Kebir kazası olarak geçen kaza, Bozkır madenine yıllık iki taksit halinde
120.000 kıyye kömür vermek şartıyla madene bağlanmıştır (KŞS 65: 95-1; BOA,
MEDAD 9: 176-1; Grafik 3). Kazanın sancak mutasarrıfına verdiği 400 kuruş
hazeriyye akçesi de madene gelir olarak kaydedilmiştir (BOA, DRB.d 156: 53-
32327
Eylül 1802 tarihinde, Seydişehir ve Kırili kazaları menzilleri için vilayet
tarafından mutemet bir kiracıbaşı tayini ve ulaklara müşkilat çıkarılmaması,
menzillerde 12 bargir bulundurulması, bargirlerin belli bir ücret karşılığında
değiştirilmesi ve yıllık bir miktarın bunlara tayin edilmesi Alanya
mutasarrıfı, asker başbuğu ve Bozkır madeni emini Abdurrahman Paşa’ya
emredilmiştir (BOA, C.NF 1604). Ocağa bağlanan Kırili ahalisinden askeri ve gayr-i
askeri olanlar avarız-ı divaniyye ve imdad-ı hazeriyyeden başka bütün tekalif-i
örfiyye ve şakkadan, kalyoncu ve deve bedeli gibi cümle sefer tertibatından
muaf kılınmış ve ocak defterine asker yazılanlar sair ahaliden imtiyaz için
avarız ve hazeriyyeden de muaf olmuştur. Ayrıca bu kazadan maden için bir akçe
istenmemesi ve tevzi defterinin külliyen ref olunarak maden mürettabatından
bakaya ne kalmış ise onun dahi terk olunduğu ve bu durumun madenden daha önemli
olduğu, 5 Aralık 1801’de, belirtilmiştir (BOA, C.AS 38021; BOA, DRB.d 156:
125-1). 13-22 Haziran 1801 tarihinde ise, Seydişehir kazası aynı şartlarla
Üsküdar ocağına bağlanmıştır (BOA, DRB.d 156: 123-2).
1; BOA, MEDAD 9: 215-1; BOA,
C.DRB 37). 1217/1802 yılında ise maden kazası olmaktan çıkarılan Göçü kazası,
Üsküdar ocağına bağlanmıştır (BOA, MHM.d 215: 134-135).
Buraya kadar
bahsedilenler yanında madene bağlı bütün kazalar imdad-ı hazeriyye ve
seferiyyelerini maden emini vasıtasıyla vali tarafına eda etmişlerdir (BOA,
C.DRB 37). Buna ek olarak kurşunun Alanya İskelesi’ne nakledilmesinde bu
kazalara yapılan tevziler var ise, bu görevlerini de yapmaları gerekmekteydi.
Nitekim 1781 yılında madene bağlı Belviran, Bozkır ve Seydişehir kazalarının
madene bağlı olduklarından dolayı, kurşunun nakli konusundaki isteksizlikleri
üzerine, kurşunun nakli için emir verilmiştir (BOA, C.DRB 1115).
7 Ekim 1793
tarihli hükümde, Göçü Kebir kazasına bağlı Bükçe, Saraycık, Hasan Şeyh ve
Yatağan köyleri reayaları ile maden reayaları Konya nahiyesindeki İnce adlı
köye yerleşmişlerdir324.
Bu köylerin halkı, altı ay kazalarında ve altı ay bahsedilen köyde ziraatla
uğraşmış ancak üzerlerine düşen vergileri ödemedikleri gibi maden hizmetini
dahi terk etmişlerdir. Bu olay üzerine gönderilen emirde, bu kişilerin eski
yerlerine dönmeleri emredilmiştir325
(BOA, C.DRB 1260).
Madene bağlı
kazalar bu görevler dışında madenle ilgisi olmayan görevler de üstlenmiştir.
Nitekim madene bağlı Bozkır, Belviran, Beyşehir, Seydişehir, Kaşaklı, Kırili ve
Göçü kazalarından326
Paspanoğlu Osman adlı eşkıyanın idam ve izalesi için 500 piyade ve süvari
talebine, kaza kadıları cevher ve kömür nakli işlerinin aksamasını öne sürünce,
250 asker gönderilmesi emredilmiştir (BOA, MHM.d 206: 83).
324 İnce
köyü ismiyle bir yerleşim yeri tespit edilememesine rağmen Konya çevresindeki
İnlice köyü ile İnce köyü aynı köyler olmalıdır. İsmin yanlış yazılması yazıcı
hatası olarak değerlendirilmelidir.
325 Osmanlı
madencilik rejimindeki bu uygulama çok eskiden beri uygulanmaktaydı. Srebrenica
madenleri yasaknamesinde, madenlere bağlı yerlerde kayıtlı ahalinin yerlerini
terk etmesi halinde, hangi yerde bulunursa o yerin kadı ve subaşıları onları
eski yerlerine döndürecekti (Anhegger-İnalcık, 2000: 12).
326 Adı
geçen kazalara bağlı köyler ile bilgi tespit edilemeyen yerler olduğundan bu
eksiklik 1840 yılı verilerine göre giderilmeye çalışılmıştır. Bkz. Tablo 2.
Tablo 2: Madene Bağlı Yerleşim Yerlerinin Kazalara Göre Dağılım
327 Beyşehir, Kaşaklı, Göçü, Yenişar ve Kırili kazalarına bağlı yerleşim yerleri Hüseyin Muşmal’ın çalışmasından alınmıştır (Muşmal, 2005: 346). Kaşaklı kazasına bağlı yerleşim yerleri 1845 yılı verilerine göre, diğer kazalara ait bilgiler ise 1840 yılına aittir. Bozkır madenine bu kazaların bağlanması esnasında köy isimleri zikredilmemiştir. Sadece Göçü kazasına bağlı Bükce, Saraycık, Hasanşeyh ve Yatağan köylerinin maden hizmetini yapmaması ile ilgi bir kayıt tespit edilmiştir (BOA, C.DRB 1260).
Hiç yorum yok: