Yörede kullanılan başlıca alet ve avadanlıklar:
a-Heybe:
Kıldan, yünden belli genişliklerde dokunmuş kaba dokumanın iki ucundan kıvrılarak iki göz (torba) oluşturacak şekilde kenarlara dikilerek yapılır. Okuntu ve eyer heybelerinin kuşağının ortası yarık olur. Tohum heybesi, küçük heybe, büyük heybe ve döl heybesi gibi çeşitleri vardır. Davarların kuzulama zamanı doğan oğlak ve kuzular döl heybesiyle eve taşınır. Sahiplerinden, çoban honçası alınır. Heybeler; her türlü öte beri, azık, su kabı, urgan, tahra, vb. gibi şeyler içine konularak hayvanların semeri üzerine atılır.
b-Torbalar:
Kıldan, yünden dokunur. Harar boy hararı, gedil, çuval, torba, saman torbası gibi çeşitleri vardır.içine konulan şeye göre adlandırılırlar. Un çuvalı, saman gedili, yem torbası gibi.
c-Çul:
Kıldan dokunur. Sergi olarak ve üzerinde bulgur, üzüm, vb. kurutmak için kullanılır. Yünden dokunanları kilimdir. Dokundukları tezgaha "Istar" denir. Istarın tarak, kirkit, vb. tamamlayıcıları vardır. Çözgü iplerinin enlemesine dokunup kirkitle sıkıştırılan iplerin adı "melkem" dir. Istar dokuma işi bitip kesmeye sıra gelince mahallenin çocukları bekleşirler. Çözgü ipinin ucundan kesilen ip parçalarını her birine "kestel" denir. Çocuklara birer tane vermek adettir. Çocuklar kesilen diğer ıstarlardan da topladıkları kestellerden "sapan" örerler veya bir kaçını kıvratarak "ıltar" yaparlar. Bu ıltarlar "katır (topaç)" döndürmede cırık sepetlerinde ve değişik alanlarda kullanılır.
Evlere serilen çulun altına akrep, sokucu böcekler ve yılan giremez. Bu nedenle çul, çadır ve sergiler güvenliklidir.
ç-Balta:
İki ağızlı olur. Kesmeye uygun olan dik ve küçük ağzı "gındam", yontmaya yarayan tarafı "enni" (enli) ağızdır. Enni ağzı olmayan baltalara nacak denir.
d-Tahra:
Ucu kıvrık demir sapıyla bir bütün olan, özellikle dalları kesmede kullanılan bir çeşit satırdır. Oyuk sapının içine ağaçtan sap takılarak boyu uzatılabilir.
e-Keser:
Her evde bulunup en çok kullanılan aletlerdendir. Çivi çakmaya yarayan tarafını ve kesmeye yarayan tarafı vardır. ağzının iyi bilenmiş keskin olması esastır. Elinin becerikli olup olmadığını anlamak için bir insana: "Keser tutmasını bilirmisin? "diye sorarlar.
f-Kazma:
Kökleri kesmek için, odun yarmak için kullanılan ağzına "kazmanın kındamı" denir. Öbür ucu sivri olup toprağı kazmaya yarar. Kındamı kırılmış kazmaya "çükür, güdük" kazma denir. Çocuklar kullanır. Çarşıdan alınan kazmalara "beylik kazma" denir. Demircilere yeni bir balta, kazma, vb. yaptırmaya "dokutmak" denir. Ağzı kırılan bozulan bu aletler demirciye "yületilir". Eklenen demir, çelik parçasına "yülek" denir. Bahçe sulama işlerinde kullanılan küçük kazmalara "çölte" denir.
g-Kürek:
Demir küreklerden çok, tek parça ağaçtan yapılmış küreklerle damarlın karları kürülür. Ateş küreği, çeç küreği, bok küreği, demir kürek gibi çeşitleri bulunur.
ğ-Orak:
Ekin biçmede kullanılır. Büyüklerine "çalgı orağı" denir. Orakla ekin biçerken oraksız elin parmaklarına takılan, diken, pıtırak batmasını ve orağın zarar vermesini önleyen ağaç eldivenlere "ellik" adı verilir.
h-Atkı:
Sap ve saman atkısı olmak üzere iki çeşittir. Sap atkısının dişleri sivri ve yuvarlak, saman atkısının ise geniş olur. Sap atkısı yığınlardan sapı, öteki samanı kağnıya yüklemede kullanılır. Her ikisinin de küçükleri vardır. Bunlara "beldenat" denir. Beldenatların yarıya kadar dişli sonrası kürek olanları "yaba" dır. Beldenat, yaba, hatta çeç küreği harman savurmada kullanılır.
ı-Dirgen:
Y harfinin biraz daha dar açılı olanı diken çatalıdır. Uçları kırk beş derece eğik olanları sap, doksan derece eğik olanları malama dirgenidir. Malama dirgenlerini üç hatta dört bacaklı olanları vardır.
i-Kövkü:
Su kabağına bir ağız açılarak içinin çekirdekleri boşaltılır. Buna kabak kövkü denir. Kullanıldığı yere göre, şıra kövküsü, pekmez kövküsü, su kövküsü, çamaşır kövküsü diye adlandırılırlar. Ayrıca içi oyulmuş saplı, bir litre kadar su alabilecek ağaç kövküler vardır. Bunlar çeşme, sarnıç, kuyu başlarına, su içme amacıyla konulur.
j-Tokurcak:
Sapıyla, 50-60 cm. kadar yassı bir ağaç olup, giysi yurken çamaşırları dövmekte kullanılır. Güçlü suyu döküp, birazda kil atarak çamaşırlar tokurcakla dövülünce kirler yumuşayıp daha kolay çıkar.
k-Kepçe:
Tahta kaşığın büyüğü olup kazanlarda bir şeyler pişirilirken kullanılanlardan tutun da, leğenlerde bulgur kaynatırken, tarhana pişirilirken kullanılan, kürek büyüklüğünde olanlarına kadar çeşitleri vardır. çoğunlukla ahlat ağacından yapılır. En değerlisi şimşir ağacından yapılanlarıdır. Herkes kaşık, kepçe yapar ama kimse sapını ortasına getiremez sözüyle kaşık ve kepçelerde ufak da ola bir çarpıklığın olduğu belirtilmek istenir.
l-Çekiç,bıçkı:
Yapı çekici ile taş çekicinin duvarcı ustaları, normal çekici, kerpeteni, nal çakabilenler, kuru bıçkısının (testere), rendeyi ağaç işleri elinden gelenler kullanır. Bağlar bağ biçkisiyle budanır. Otlar, eskimiş, körelmiş bağ bıçkısı (ot bıçkısı) ile biçilir.
m-Ekmek araçları:
Tekne, senit, oklava, sac, pişirgeç (bişirgeç) ve iksirhanı; yufka ekmek yapmak için her evde bulunur.
n-Semer:
Eşek, katır ve atların sırtına yük yükletmek ve binmek için vurulur. "Sen eşek olduktan sonra semer vuran çok olur." sözü ata sözü olmuştur. "Karın kolanı", arka bacakların yukarısından kuskun ve kuskunun aşağıya kaymaması için hayvanın sağrısından "pandul" semerin aynı yerde durmasını sağlar. Semerin önünde ve arkasında "çatma" denilen birbirine geçmiş ve semere sabitlenmiş ağaçlar vardır. Urgan denilen uzun ve kalın örme iplerle bu çatmalara "sirne, sinne" yapılır. Denkler bu sirneyle semere yükletilir. At, katır sahiplerinden çok azının binmek için "eyeri" olabilir. Eyere yük yükletilemez. Sadece eyer heybesi ve yem torbası "terki"sine konur.
o-Eğirtmeç:
Biri diğerinin içinden geçip "+" şekli oluşturan yassı, hafif eğri iki ağaç parçasının ortasından "iğ" denilen yuvarlak bir ağaç çubukla elde edilen ve yün, kıl eğirmeye yarayan bir araçtır.
Kıl tarağından geçirilen kıl ve yünler "kol bağı" yapılarak kola takılır. Bu kol bağlar eğirtmeç ile eğrilerek ip haline getirilir. Sonra "çark" denilen çıkrıklarla istenilen kalınlık ve uzunlukla bükülür.
ö-Diğer avadanlıklar:…
Ateş yakmak için kav çakmak, çakmak taşı; kama,"kın bıçağı (tek ağızlı kama)", bıçak erkelerin doğal, vazgeçilmez donanımlarındandır. Hemen hemen her evde dolma tüfek, tek tüfek, çifte, çoğunda tabanca, çok azında mavzer bulunur. Bıçağı olmayan erkek, erkekten; telliğinin bir köşesinde iğne ipliği olmayan kadın, kadından sayılmaz. Gerekli olduğu yerde bir bıçak bulunamazsa, "içinizde erkek yokmu? Bir adam ölse mundar gidecek" diye seslenilir. Davarlar hastalanıp ölecek olsa "mundar" gitmesin diye hemen kesilir.
Kütük, taş sökmek için külüng, küsük kazma kullanılır.
Davarların tüylerini kesmek, kırpmak için kırklık, çarık dikmek için sırımtığı, ayakkabıları onarmak için örs, boy boy tığlar, sındı (makas) vb. Unutmuş olabileceğim başka avadanlıklarla köylerimiz kendine yeten kapalı bir toplum olarak hayatlarını devam ettirirlerdi. Satın alacakları en önemli maddeler: İki okka tuz, bir kalıp sabun, idare ile aydınlanmak için bir şişe gaz yağı, don gömlek dikmek için yeterince kaput beziydi. Bu nedenle onlar için en büyük ekonomik kriz, kuraklık nedeniyle ürün kaldıramamaları, kıtlıktır.
Hiç yorum yok: