A.Nişan, Düğün, Doğum (Honça, Kütük Dökme), Sünnet, Ölüm:
1-Nişan:
Genellikle birbirine denk aileler kız alır verirler. Kız istemeye giden oğlan tarafının erkekleri "Allah’ın emri, Peygamber’in kavli…" diyerek kız isterler. Kız verilirse, dünürcülere şeker, kuru yiyecekler ikram edilir. İkramlardan bir parçada oğlana getirilir. Kız istenip verilmesine "kız bitirmek" denir. Bitirilen kızın başına oğlan evinin getirdiği "al" (kırmızı eşarp) bağlanır. Böylece nişan işi tamamlanmış olur. Bundan sonra nikahlanıncaya kadar nişanlı kız oğlandan kaçar.
2-Düğün:
Düğünler genellikle güzün, kışın, bir Perşembe veya Pazar günü yapılır. Düğün yemeğinin ardından üzüm veya pekmezden yapılan bulamaç, helva verilir. Düğün gününden önce oğlan evinin damına bayrak dikilir. Köyün gençleri imece halinde düğün odununa dağa, düğün unu için değirmene giderler.
Delikanlı başı beline doladığı beyaz bir peşkirin içindeki şeker ve çerezle köylüyü düğüne okur (çağırır). Oğlan evinin yakınlarına ve başka köyden tanıdıklara havlu, basma vb. gönderilerek düğüne davet edilir.
Düğün gününden önceki akşam kız evinde kına yakılır. Çevre köylerden davetliler ve çalgıcılar gelmeye başlar. Silah seslerini duyan bayraktar, bayrağı alır ve bir gurup delikanlı ile misafirleri karşılar. Köylerin kenarına bayrakla karşılamaya çıkılmazsa, davetlilere hakaret sayılır. Çalgı, oynamalar o akşam geç vakitlere kadar sürer.
Düğünde oynanan oyunlar ve türküler çok hareketlidir. "Develi, Kozandağı, Leblebici, Kesikçayır, Yeşilim, Hafızlar Mektepten Geliyor, Elele, Aslan Mustafa, Çiçek Dağı, Kabak, Süpürgesi Yoncadan, Sepetçi Oğlu, Çiftetelli, vb. Cezayir" ile sonlanır.
a-Güvey düzmek:
Gelin almaya gitmeden güveyi giydirilir, kuşatılır. Buna güvey düzmek denir. Güveyi yanında sağdıcı ile herkesle tokalaşır. Çağlı oyun devam ederken, dikilen bir nişan (hedef genellikle su dolu testi olur) tüfek, tabanca atarak vurulur. Vurana bahşiş verilir. Aynı nişan kız evinde de tekrarlanır.
b-Gelin alma:
Düğün alayı gelin almaya çıkar. Bayraktar alayın önünde çalgıcılar, köçekler ve kalabalık bir şekilde kız evine hareket eder. Arkalarında oğlan evinin kadın yakınları, "dünürşüler" beyaz örtüler içerisinde atlara, katırlara, eşeklere binmiş olarak sıra halinde devam ederler. Gelinin bineceği at ileri geri koşturulur. Binici, gelin evinden bahşişini alır. Silahlar atılır. Atılan silahların barutu düğün sahibine aittir.
Dikilen nişan kız evinde de vurulur. Gelinin çeyizi eşeklere yükletilir. Dünürsülerin arkasına dizilir. Gelin ata bindirilir. Renkli tülleri, başında cığaları (kuş kanadından renk renk boyanmış tüyler), aynası vardır. Alay yola düzülmeden gelinin kucağına bir oğlan çocuğu uzatılır. Gelin ona bahşiş verir. Kaynata gelinin yanında onu tutak yürür. Atın üstünde gelin dimdik durur. Bu duruşa "doşarmak" denir. Hatta gelin gibi doşarmak diye bir benzetme de vardır. Yolda ip gerip yol kesenlere, bayrak dikdiren köçeklere bahşişleri verilir. Oyunlar oynanarak, tüfekler atılarak belli yolar takip edilerek köy dolanılır.
Güvey sağdıcı ile damlarının başında silah atarak düğün alayını karşılar. Gelinin başı üstüne şeker, leblebi, bozuk para atar. Kaynana geline attan indirmelik verir. Bu; bağ, tarla, düve, davar olabilir. Attan inen gelin eve girerken dolu testiyi tekmeyle kırar. Gelin eve girince davetliler dağılır.
c-Yüz açımı:
Sabaha karşı güvey, penceresinden tüfek atar. Bu gelinin kız olduğunun işaretidir. Sabahleyin hediyeleriyle güvey delikanlıların yanına, odaya gelir. Güveyin evden ayrılması ile yakınları, komşu kadınlar da gelinin yanına yüz açımlığına, görümlüğüne geldiklerinde kızlık işareti kanlı bezi de görürler. Tef çalarak türküler söyleyip gelini oyanıtırlar.
3-Doğum:
Hamile kadınlara "üzeri yüklü" denir. Doğumu, yakınlarından ebelik işini becerebilenlere yaptırılır. Çocuk, temiz, ılık toprak üzerine çıkarılır. Sonra bir kalburun üzerinde her yeri tuzlanır. Kırkı çıkıncaya kadar her gün çimdirilir (yıkanır). Bu süre içinde loğusalı eve yatılı misafir gelmesi geleneklere aykırıdır. Kalınmaz.
Doğumdan sonra kutlamaya gelenlere, komşu çocuklara kuru üzüm, kavurga, iğde, ceviz, çıtlık, vb. bulunanlar ikram edilir. Bu ikram edilen şeylere "honça" denir. Konuşmalarda birinin küçüklüğünü belirtmek için "hay aslanım! Ben senin honçanı yedim. Sen daha dünkü çocuksun." denir.
4-Kütük Dökme:
Ekonomik gücü yerinde ailelerin ilk oğlan çocuklarına "kütük dökülür". Kütük dökenler kendilerinin veya başkalarının (hırsızlık sayılmaz) ağaçlarını, kütüklerini, büyük odunlarını omuzlayıp getirerek akşamdan sonra yeni doğan oğlanın kapıları önüne yığarlar.
Kütük dökenler buna karşılık babadan, bir davar, helva çekmek için pekmez vb. hediyeler alıp gençler beraberce yerler. Buna kütük dökme denir.
5-Sünnet:
Gücü yetenler, çalgılı yemekli sünnet düğünü yaparlar. Sünnetçi ve çalgıcılar göçebe abdallardır. Sünnetten bir gün önce kına hazırlanarak sünnet olacak çocuğa sürülür. Davetliler için yemek verilir. Yemek sonrası davetliler önceden hazırlanmış sünnet odasında sünnet çocuğunu ziyaret ederek hazırladıkları hediyeleri verilirler. Hediyeler herkesin gücüne göredir.
6-Ölüm:
Bozkır köylerinde bir ölen olduğunda yüksek sesle haber verilir. Çiftini çubuğunu, işini gücünü bırakan hemen köye gelir. Yardımlaşılır. Mezar kazılması, cenazeyi yıkayacak suyun getirilmesi, ısıtılması, yıkayacak sabunu, saracak kefeni yoksa olanlardan tedarik edilmesi "sal’a" konulup musalla taşına götürülerek namazının kılınması mezara defnedilmesi köylülerce el birliğiyle yapılır. Akşama, her ev evinden yaptığı yemeğini, ekmeğini sinilerle cenaze evine getirir. "Hatim ekmeği" denen birlikte yenen bu akşam yemeğinden sonra Kuran okunup dua edilir. Duadan sonra herkes cenaze sahiplerine "Emir Allah’ın!" diyerek baş sağlığı dileyip evden ayrılır. Cenaze evine diğer günler, o gün köyde olmayanlar, çevre köylerden tanıdıklar ve çok yakın akrabalar gelebilirler. Cenaze sahibi, kendi matemiyle baş başa bırakılır.
Hiç yorum yok: