Giyim, Kuşam - Bozkır Dedikleri - Mithat Arı

Küçük çocuklar entari giyer. Üstlerine basma ve benzeri artıklardan "delme", başlarına tellik (takke) giyerler. Ayakları çıplaktır. Biraz büyüyünce bacaklarına uzun don, içlerine kaput bezinden göynek, üstüne işlik, başlarına örme, kasket giyerler. Çoğunlukla yalın olan ayaklara, bulabilenler; çarık, potin, postal, sonraları kara lastik giyerler.

Kadınların temel giysileri üç etek ve entaridir. Altına kolları bileklere, eteği diz altına kadar uzayan kaput bezinden göynek giyinir. Belden topuklara kadar, yine kaput bezinden kırmızıya boyanmış, paçalarından boğumlu don giyinir. Eskidiğinde diz üstünden aşağıya kadar alapaça geçirilir. Göyneğin üstüne giyilen üç eteğin arka paça eteği geniş, ön paçaları daha dardır.göynek ön eteğinden bele kadar kaldırılır. Ön paçalar, üstüne kıvrılır ve kuşakla belden bağlanır. Kuşağın püsküllü, boncuklu tokaları arka siyinin (etek, don paçası) üstüne sarkıtılır. İki paça halinde yünden dokunmuş önlük süslüce birbirine eklenerek diz altından göbek hizasına gelecek şekilde bel kolanı (Yörük kolanı) ile bağlanır. Kolanın kendisi gibi renkli ve boncuklu tokaları da arkaya gelir. Yürüdükçe kuşak ve kolanın tokaları, yürüyüş ahengine göre sallanır. Önlüğün iki paçasının birleştirilmesine "çitmelemek"; süslü, şekilli birleşim yerinede "çitme" denir. Kızlar ve evlenmemiş kadınlar için ayrı olmak üzere başlarına tellik giyerler. Bu telliklerin önlerinde sıra sıra paralar dizilir. Paraların çoğunluğu eski omsalı paralarıdır. İçlerinde gümüş ve altın olanlarda bulunur.  Altın paraların ölçüsü on, ender de olsa kırk adettir. Altın paraların sandıklı, menduha gibi adları vardır. Telliğin iki yanında zincirler, üstünde küçük boncuklardan dizilmiş "külte" ve mercan denilen uzun yuvarlak boncuklarla, deniz boncuğu denilen deniz kabukları takılır. Telliğin üstüne nişanlı kızlar al, kadınlar dasdar, çember; bayramlarda düğünlerde allı yeşilli,  sarılı morlu, rengarenk yazmalar bağlanır. Telliğin yanlarından evlenmiş kadınların zülüfleri çıkar. Tüm kadınların belikleri telliğin arkasından omuzlara dökülür.

     Cibbe (cübbe), salta, vb. giyecekler cepken gibi "özellikle bayramlarda" üste giyinir. Kışınsa haba giyinir.

     Günlük üç eteğin kumaşı dikine desenli "alaca topları" dır. Bunun dışında kırk kalem, basmalar, yeşil tarla sattıran gibi elbiselikler dahi vardır.

     Kadınlar bütün giyecekleri elde dikerlerdi. Kadınların ayakları genellikle çıplak olur. Bulabilenler kundura, postal giyerlerdi.

     Erkekler iç çamaşırı olarak kaput bezinden uzun kollu, göbeğe kadar bağrı yarık, diz üstüne kadar uzanan göynek ve topuklara kadar don giyerler. Üstlerine gömlek yerine içlik, pantolon yerine şalvar, çakşır; ceket yerine haba giyilir. Bunların kumaşları kadınlar tarafından yünden dokulur. Dokunan kumaşlara "top" denir. Toplar ıslatılıp tepilerek tüyleri kabartılır. Gine kadınlar tarafından elde dikilirler.

     Kırklı yılların başında köylere terzi gelip şalvar, ceket dikmeye başlar. Siyah makara ipliğiyle dikildikleri için, çalışırken kısa zamanda koltuk altından bacak aralarından sökülüverirdi. Kadınlar terziden hiç de hoşnut kalmamışlar; "hem kıyık kıyık kıymış (birçok parça çıkarmış) hem de dikini işe yaramaz, iki günde söküverdi" diye konuşurlarmış.  Sökülen yerleri kendi bildikleri gibi sağlam iplerle dikerlermiş. Fakat dikiş yerlerini denk getirmede hayli zorlanırlarmış. Erkekler bunu: "karı kısmının terzi dikişine hiç aklı ermez." Şeklinde değerlendirirlermiş.

     Erkekler başlarına kadınların yünden ördükleri kalpak gibi örmelerden giyerler. Jandarmalar yakaladıkça bu örmeleri kasaturaları ile parçalarlarmış. Kasket veya şapka giyilmesi istenirmiş. Ama onları alacak paraları köylünün hiçbir zaman olmazmış. Altı lira yol parasını ödeyemeyip, yerine her şeylerini kendileri temin ederek, gösterilen yollarda belli gün ve sayısınca angarya çalıştıkları söylenir.

     Beş çocuklu olanlar yol parasından muaf tutuldukları için herkes bir an önce beş çocuk yapıp yol parasından kurtulmanın hesabını yaparlarmış.

     Kış günleri boy habası giyilir. Başlarına, boyunlarına poşu bağlanırdı. Birde gençler, dizden kasıklara kadar kulaklı, baldırları sıkıca saran iyi kabartılmış toptan kilot pantolon giyerlerdi.

    Ham gönden dikilen çarık ayaklar için temel giyecektir. Belli enderde kesilmiş gönlere "davlu" (davul) denir. Ayağa göre kesilen gönlerin etrafı yine gönden dilinmiş sırımlarla dikilerek çarık yapılır. Sırım tığı ve bıçak, çarık dikiminin temel amacıdır. Çarıklar çok kısa zamanda delinir. Bu deliklere deriden "oltan" denilen parçalar konulur; delikler büyüyünce de sırımla gözenir. Ayak ve bacaklara, çarığın içine "dolak" denilen sağlam dokumalar sarılır.

     Çarıklar kuramasın diye altları "biselenir" (çam ağacından sızdırılan bir çeşit akışkan reçine), ıslak toprağa gömülerek nemli kalması sağlanırdı. Ayağa giyince çok sıkıştırılmaz, sırımları gevşek bırakılır. Aksi halde "güneş çarığı sıkar, çarık ayağı". Kara lastik çıkınca köylüler yalın ayaklıktan, DDT çıkınca da bitten, pireden kurtuldular.

     Günümüzde kadın ve erkek giyiminde her türlü modern giysiler köy ve kasabaların da giyilmektedir. Doğa koşullarının ve ekonomik duruma göre giyinilir. Giyim kuşam yönünden halk oldukça hoşgoruludur. Son yıllarda özellikle kadınlar modayı takip etmektedirler. Merkez, köy ve kasaba giyimleri aynıdır. Türkiye ve dünyadaki giysileri bölgedeki yerleşim birimlerin de görebiliriz. Bölge insanı Türkiye yi aşıp dünyaya açılmıştır.

Giyim, Kuşam - Bozkır Dedikleri - Mithat Arı Giyim, Kuşam - Bozkır Dedikleri - Mithat Arı Reviewed by Bozkır Dernekleri on Haziran 17, 2021 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.